24 Eylül 2012 Pazartesi

Arçelik Servisi Kocaeli

dayanamıyor, edit üstüne edit çakıyorum : zahmet olmazsa, eski konseyle bu 4 aile arasındaki -en başta hıyerarşik- her türlü ilişkiyi, ilerleyen bölümlerde dizi karakterlerinin ağzından somut verilerle öğrenebilirsek çok müteşekkir olacağız. en azından, davut tataroğlu'nun ya da diğer reislerden birinin "zaten bu karahanlı aşırı çömezdi canım, infazı doğru; nizamettin de çok amatördü, muhpirliği yüzüne gözüne bulaştırdı" özetli olası beyanatları bile hem "büyüklük" hususundaki merakımı giderecek hem de sürekli vurgulanan "büyüklükleri" hakkında başka sorgu sual etmememi sağlayacaktır. aksi takdirde, sadece konsey çökertmekle yetinmemiş, üstüne üstlük illuminati'ye kafa tutmuş polat alemdar'ı süleyman çakır'dan hallice tetikçileriyle, çaplarına dahi bakmadan "sen fazla yaşamazsın, seni bitiririz/bitirirler, tavuğumuza kışt dedirtmeyiz" gibi, en son çakırlı dönemlerde işittiğimiz sözlerle tehdit etmeye kalkmaları izleyiciye tuhaf geliyor. orjinal ve yeni kurgular arasında tutarsızlık yaratıyor. Arçelik Servisi Kocaeli hadi bu adamlar, vaktiyle polat'ın bunların patronlarının -> patronlarının -> patronlarının-> patronları* olan 8 kukuletalıya "sizi acı çektire çektire gebertirim" deme cesarertini gösterebilmiş olduğunu veya dünya baronu nitelendirilen şahsa "çek o kirli ellerini ülkemin üzerinden" diyerek posta koymuşluğunu bilemeyebilirler. hatta kendi patronlarının "en büyük" olduğunu sanıp onların ötesindeki güçleri de kaba kuvvetten başka şeye ermeyen akıllarıyla idrak edemeyebilirler. ama karahanlı'nın konseyini bitirmiş, rusların oluşumlarını başlarına yıkmış, nizamettin güvenç gibi tüm ipliği pazara dökülmüş bir maşayı kafasında "vatan haini" yazan poşetle dikilitaş'a asmış, üstüne üstlük tüm bu sabit suçlarına rağmen mahkeme kararıyla beraat etmiş birinden hiç mi çekinmezler, hiç mi tırsmazlar? kim ki bunlar, dünyayı yaratanlar mı? yoksa orjinal dizide sürekli bahsi geçen, üzerine çok titrenen "dengeler"in ta kendileri mi? [yahu adamı canlı canlı paketleyip suriye'ye göndermişler, orada attığı her adımdan aldığı her nefesten haberleri olmuş; buna rağmen adam içine itildiği bok çukurundan bile sağ kurtularak kendisini paketledikleri yere dönmeyi başarmış akabinde hesap sormuş. sen hala gelip de adamı, üstelik deplasmanda; klasik mafya söylemleriyle tehdit ediyorsun. hakikaten çok komik ya... "illegal işlerden sorumlu sağ kol" tabir edilen reis postalarının bu talihsiz hareketlerini, polat alemdar'ın ne badireler atlattığı hakkında zerre fikirleri olmamasına bağlıyorum.]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder