31 Temmuz 2012 Salı

Siemens Servisi Balçova

efenim bu bölümde kizimiz dr. sara tancredi 8.bölümde sundown hot yazisini çözmüştür. sundown hotel. bilinmeyen numaralardan butun sundown hotellerin adreslerini almistir, anlamistir ki new mexico'ya ugramasi gerektigini.hoş ajan mahone bos durur mu? hemen o da çömüstür olayı, hatta bulusma tarihinin ertesi gün oldugunu anlamistir. captain brad bellick t-bag'in izini cok basit mantikla sürmüstür. t-bag tarafindan hapisaneden yollanan 52 adet mektubun adresi aynidir. burasi da t-bag'in eski sevgilisinin yani onu hapse attiran hatun kisinin adresidir. hoş t-bag boş durur mu? öcünü almak icin bu adrese gider ancak satilik ilani yazan bos bir evle karsilasir hatta brad bellick beynine satilik yazan tabelayi gecirir. Siemens Servisi Balçova

Siemens Servisi Güzelbahçe

lincoln burrows davasındaki hukuk şavaşının suspend moduna geçtiği, kalan bölümlerinde mağdurlar ile komplocular arasındaki kedi fare oyununu, ölüm kalım savaşını izleyeceğimiz dizi. Siemens Servisi Güzelbahçe senaryoya göre, ülkenin yönetiminde oldukça etkin bir gizli örgüt olan "the company", devlet ve eyalet içinde belirli konumlara atadıkları ve kendilerine sadık kalacaklarına güvendikleri bazı kişilerin, vicdan azaplarına, merhamet duygularına esir düşmeleri yüzünden davayı sattıklarını görmüş ve açık vermeye başlamıştır. verdikleri her açık, adalet nezdinde lincoln burrows'un aklanması için kuvvetli bir delil olduğundan, örgüt, bir yandan içteki çatlakları sıvarken bir yandan da scofield ve burrows'u köşeye sıkıştırmak için davanın üzerine giden delil avcılarını bir bir öldürmektedir. ölümü direkt olarak company'nin elinden olmasa da önce nick savrinn, sonra steadman'ın saklandığı yeri bulan veronica donovan, en son olarak da kendisine nick savrinn ve veronica donovan tarafından, sara tancredi vasıtasıyla gönderilen "lincoln sadece komplo kurbanıdır" özetli evrakları caroline reynolds yalakalığı, vice predisent olma emelleri yüzünden incelemeyip daha sonra evrakları gönderenlerin tek tek öldürüldüğünü öğrenerek şüpheye düşen; ajan paul kellerman'ı önce "lance" kılığında sara'nın erkek arkadaşı rolünde sonra da resmi kıyafetler içinde beyaz sarayda görerek beyninde "acaba kızım doğru mu söylüyor, lincoln burrows davası birer komplo mu" soruları yankılanmaya başladığı an the company tarafından kellerman'ın sırrına vakıf olduğu için kalemi kırılan vali frank tancredi. bir taşla iki kuş vurmayı düşünen the company, babasının sırf başkan reynolds'a bağlı vice presidentlik emelleri suya düştüğü için üzüntüsünden canına kıymayacağını bilen ve olayın intihar olmadığını, intihar süsü verildiğini anlayan sara'yı da öldürmek ister. yalnız, her bir saldırıya karşı donanımlı olan gizli servis ajanları böcek ilacına karşı tedbir almayı unutmuşlardır. sara, kendisini öldürmek isteyen federal kılıklının (ki bu adamın yüzüne dikkatli baktığımızda, veronica'yı öldüren ajan olduğunu anlarız) gözüne raid sıkarak kaçmayı başarır.

Siemens Servisi Çiğli

diğer bazı kıstaslarda belki lost'un gerisine düşebilir ama "sürükleyicilik" bakımından lost'un eline verebilecek tek dizi... ne diyebilirim ki: 2 günde ilk 15 bölümünü arka arkaya izledim, izlemediğim zamanlarda da yine bu diziyi düşündüm. bir kere adamlar dört duvar arasında bile tempoyu hiç düşürmemeyi başarıyorlar, sırf bu yüzden bile takdir etmek gerekir kendilerini... Siemens Servisi Çiğli zaman zaman yapılan irili ufaklı mantık hatalarını görmezden gelirsek, rahatlıkla söyleyebilirim ki gerçekten de iyi bir dizi bu... tabii kesin karar verebilmek için bir de ikinci sezonunun yayınlanmış bölümlerini izlemek lazım; lost 'ta elle tutulur hiçbir şey olmadığı şu günlerde... *

Siemens Servisi Bayraklı

bilinmeyen de şu ki, fbi icin shales sadece kaçmış ve hala dışarıda biri olmasına ragmen, mahone icin o, kendisini saklamak zorunda kaldığı bir cinayete sürüklemis birisiydi. bunu da kendisi haricinde kimse bilmedi. bu hareket ayni zamanda, michael'in resmine sinirli sinirli bakıp "neye kalkıştığın hakkında hiçbir fikrin yok" * tepkisinin nedenini de aciklayabilirdi. 7. bölüm itibarıyla... Siemens Servisi Bayraklı mahone enselediği, david 'tweener' apolskis'e "konuş ulan amcıkaazlı" demedi. aksine son derece babacan tavırlarla, sakin bir tonda yaklaştı. hatta kendisiyle işbirliği karşılığında cezasına süre eklenmemesi teminatı ve fox river yerine rahat koşulların hüküm sürdüğü bir cezaevine nakil tekliflerinde bulundu. bu tabiki bir oyundu. mahone'nin amacı tweener'i relax modda çözmek, fox river kaçaklarının nerde olduklarına dair itirafların ağzından bir bir dökülmesini sağlamaktı. hatta mahone bu uğurda bir sırrını bile paylaştı tweener ile : " oscar shales... birkaç yil önce takip ettigim bir adam. zehir gibi akıllı. hep elimden kaçırdım. cesetler birikmeye başladı ve tüm bunların benim yuzumden olduğu hissine kapılmaya başladım. hicbir zaman yakalayamadim, ama kaybettim ... " bu sözlerin hemen ardından ilaçlarına saldırdı. "saatlerce konuştum yeter, şimdi sıra sende genç" dediği tweener'sa, michael'e bir defa daha ihanet etmedi. bunun üzerine "lanet olası federal" mahone, tıpkı oscar shales'e yaptığı gibi tweener'ı da infaz edip, işlediği cinayete "çatışma sonucu ölüm" süsü verdi.

Siemens Servisi Narlıdere

anlaşılan o dur ki izlediğiniz / izlemediğiniz bölümler icin yorum okuyamayacağınız dizi olmuştur tek satır yazı yazmadan spoiler ibaresi koyup entry girmek birine o entryi msj atmaktan farksız değildirki iş işten geçmiştir... ayrıca hakkında bu kadar cok entry girilince öldü sanılan dizi olmuştur kanımca spoiler yüzünden sözlükçüler arasında laf dalaşı yaratan dizidir. şimdi efenim öncelikle. ezelden beri belirtirim, sözlüğün spoiler butonu bence yeterli değildir. spoiler'ın okunmaması için şu yetmemektedir: Siemens Servisi Narlıdere abdullahın öldüğü dizi --- spoiler --- bunun nedeni de basittir. scroll ederken bile göze takılabilir bir durumdadır. bu yüzdendir ki ben takip ettiğim dizilerin başlıklarına son bölümünü izlemeden girmiyorumdur. ama burada sorun bende değildir, spoiler butonunun işlevini yerine getirememesindedir. bence acilen düzeltilmelidir. mesela şöyle birşey yapıla pek güzel olur:

Siemens Servisi Narlıdere

abruzzi 'nin ölümüyle yalnızca t-bag'i süper aktör olarak bulunduran dizidir artık. ayrıca t-bag'in 2x04'te gas station'daki adamın arabasına binerken kızını görünce gösterdiği tepki mükemmeldi! veronica'nın ve nick savrinn in ölmesiyle olayın hukuki olarak nasıl ispat edileceğini merak etmekteyim. lakin avukata götürseler de başkanın kardeşini 400000$ dolar lan bu. ben olsam anında ispitlerdim ibneleri Siemens Servisi Narlıdere s02 e04: nika'nın salaklığına doymamasını diliyorum -ki kendisi holly valancemış farketmemiştim.. git kiss kiss'ini söyle sen*- abruzzinin ölümü hakkaten bir şok yarattı ancak t-bagin ölmesini yeğlerdim zira adamın sol elini baltayla kestiler ki intihar edenler sadece elinin iç kısmınındaki damarları keserler ve ölürler genelde ne mantıktır ki adam hala sapasağlam.. o elle araba kullandı.. üstüne üstlük onun olduğu sahnelerde ben geriliyorum ne piçlik yaacak yine diye bi ölsün bi artık.. evet..

Siemens Servisi Karşıyaka

ikinci sezonu klişelere rağmen heyecanlı bir şekilde başlamıştır. ikinci sezonun ilk iki bölümündeki bir çok süpriz ile "ana karakter öldü rating arttı" furyasına katılmış dizidir.ikinci sezonun ikinci bölümünde farklı bir görünüş ile lincoln burrows'un ne kadar karizmatik olduğunu gördüğümüz dizi. herif nerdeyse iki saniyede ayak üstünde hatunu götürecekti.. ikinci sezonun üçüncü bölümünde michael scofield ile dolaşa dolaşa onun paçasından taşan zekasının takım arkadaşlarına da bulaştığını gördüğümüz dizi. mesela benjamin miles "c-note" franklin kişisi bile hatunu ile telefon görüşmesini yaparken bizlere "yapma etme eyleme" dedirtmiş ama akabinde gelişen olayları gördüğümüzde "michael scofield'den bulaşmış işte" dedirtmiştir... Siemens Servisi Karşıyaka

Siemens Servisi Karabağlar

2. sezonun ilk bölümüyle özlediğimiz michael scofield'ın ekrana topless geldiği ilk saniyede "vvvooooaaaaaa" şeklinde alkış tutturan dizidir efendim, konuyu bilmiyoruz dövmelerle ilgili bir tür dizi-belgesel sanırım... Bosch Servisi Karabağlar veronica'nın ölmesiyle büyük bir rahatlama yaşamış olsak da bir yandan salaktı malaktı ama yine de hukuki kısmına yardım ediyordu olayın dedik şimdi ne olucak acaba bu scofield'a eş değer zekaya sahip ama yine bir tür hastalıktan muzdarip olduğunu düşündüğümüz fbi amca (kendisi bir hap aldı) mı sonradan linc in masumiyetinin farkına varıcak da olayları açığa çıkartıcak eğerki bu amca fbi daysa ve bu olayın peşinden gidiyorduysa şu ana kadar president ile hiç bir görüşme yapmadığına göre (görüşmedi di mi?) adamın entrikalardan haberi yok demektir veya bunu henüz bize bildirmediler. bu arada sen etrafın polislerle çevrili iken o açık alandan nasıl kaçtın uçak kalktığında merak etmekteyim scofield.. scofield spagetti alla napolitan yaptım sofraya gel. senariste olan eleştirim ise veronicayı diziden çıkartmak veya illa birini öldürmek istiyorduysanız ev dinleniyor adamlar koştu geldi yapsaydınız kadın o kadar da salak değildi şak diye telefon edicek kadar.

Siemens Servisi Gaziemir

2. sezon itibariyle kadroya scoffield'in zeka seviyesindeki fbi ajanı rolüyle william fichtnerın katılmış olması harika olmuştur... hem adamı invasion'dan sonra yine harika bir rolde izleyebiliyoruz hem de diziye gerçekten yeni bir soluk getirmiş karakteri... Siemens Servisi Gaziemir ancak dizi kurgu açısından çok tehlikeli alanlarda oynamakta... bir tarafta yarım günlük olay olurken diğer tarafta doktor tancredi komadan uyanıyor, kendisine geliyor, sorguya çekiliyor, arkadaşıyla görüşüyor... veronica'nın steadman'ı bulmasından polisleri aramasına kadar geçen süre de yine 1 gün... kısacası üzerinde düşünülmezse akıp gidiyor ancak bu kurgu sorunu pek azımsanacak bir sorun da değildi ne yazık ki... umalım da tüm sezona yayılmasın, ilk bölümün heyecanı olsun...

Siemens Servisi Buca

21. bölümünde kaçıncaya kadar on takla atmama sebep oldu ibişler bea. fakat aklıma takılan birşey de o genius kardeşimiz acaba hapisane müdürüne orayı burayı arattırıp emirler verdirirken, bir de sekreter kızımızı evine yollatamaz mıydı?? böylece bu çılgın gençler fazladan 10 dakika kazanamazlar mıydı? ah deli oğlan ah...fazladan bir sezon daha koşun şimdi... edit: kaç tane bir sezon. 5 yıl kaçar bunlar bu gidişle. tac mahal'in yapımında ciddi mühendislik hatası bulunan dizidir. sen koskoca yapı mühendisi * olmuşsun. hayatını her türlü yapının statik, dinamik hesaplarına, stabilitesine adamışsın ama yaptığın tac mahal'ın bütünlüğü tek bir destek kirişine bağlı. Siemens Servisi Buca denilebilinir ki onu müdürün eline vermek için öyle yaptı. ne zaman o plana karar verdi ? en başından beri herşeyi hatalı mı dizayn ediyordu ? nitekim "destek kirişini aldım, aha çökecek, nihahaa, yapı mühendisiyim ben, şahaneyim" şeklinde bir düşünceyi şahsen ben yemedim. herkes bilir ki düzgün dizayn edilmiş bir yapıda bir hatta birkaç kolonun, kirişin kaybı durumunda diğer yapı elemanları bu yükü paylaşır, hatta güvenlik faktörü dediğimiz nane de bu halta yarar. hele ki burada yapılan kibritten evde hiçbişeycikler olmaz.

Siemens Servisi Bornova

iyisiniz hossunuz da beyler ufak bir detaya kafam takildi benim; ulan dizinin basindan beri karistirmadiginiz, dumur etmediginiz halt kalmadi, 50 adam bir minibusu camurdan cikaramadiniz ya, helal olsun... yok bu ecnebi milletine pratik zeka dersleri vermek lazim, sen o kadar manyak detaya kafa yor, git camura saplan, tabana kuvvet, oldu mu be fish? Siemens Servisi Bornova gerci cok abidik gubidik detay var ama klasik iste, irdelemeye degmez. adrenalin yukleniyoruz, yeter. hani deseler ki "bak abi böyle dört duvar arası bir dizi var, paso hapisanede geçiyor muhabbet." durur düşünürüm, temkinli yaklaşırım. öyle de oldu zaten, cnbc-e'de yayınlanmaya başladığı ilk gün kafamdaki tek şey "eh bari bi' bakalım" idi. lakin öylesine müthiş kurgulanmış bir yapısı var ki bu dizinin, insanın ağzını açık bırakabiliyor. buna gerçekten kaliteli oyuncular da eklenince tadından yenmiyor. dizideki ana karakterler şunlar : not : karakterlerin bazı sırlarını da söyleyeceğimden, ilk sezonu izlememiş olanlar için spoiler ibaresini koymaktan çekinmiyorum.

Siemens Servisi İzmir

6. bölüm itibariyle hop oturup hop kalkarak izlenen dizidir.heyecan ve zekanın birleştiği dizi budur. Siemens Servisi İzmir yeni başlayacaklara tavsiyem tüm bölümleri ard arda seyretmesinler,bir oturuşta. 1 hafta ara vererek 2li bölümler halinde izlemek tadını daha çok arttırıyor. heyecandan öldüren dizi kategorisine hiç düşünmeden soktuğum dizi. bugünkü bölümüyle fonda massive attack'ten teardrop çalarken kendimizden geçtiğimiz anın sonraki sahnesinde scofield'in büyük oynadığına şahit olduğumuz dizi. kaybedecek birşeyi olmayan insanın korkusuzluğunu göstermiştir.

Siemens Servisi Buca

fenerbahçe, taraftarları tarafından yönetilen, yönlendirilen, şekillendirilen bir sivil toplum kuruluşu değil. az buçuk politikleşmeye başlayan taraftar son genel kurulda ne yazık ki bunun farkına varmak zorunda kaldı. kulübü yönetenler ile kulübü sevenler arasındaki derin uçurum esasında yöneticilerin ve kongre üyelerinin taraftarlık dışında kalan kişisel çıkar ilişkileri sebebiyle oluşuyor. aşağı yukarı her yerde de böyledir. sermayenin has adamları yönetiyor spor kulüplerini. dün rüzgar enerjisi ihalelerine giren adnan polat, stat açılışında taraftarına ve özhan canaydın'a hakaretamiz sözler sarf eden kişilerden özür diledikten sonra yerine gelen adam kalkıp "25 milyon gs'li akp'ye oy verdi" dediğinde bu sözlerin altında ne vardıysa bugün de fb güya siyasi iktidar ve tahakküm ile çatışırken yönetimine iktidarın adamları girebildiğinde de aynı şey var. Siemens Servisi Buca alakasız yerden anlatmayı deneyeyim; arap baharı denen ve kuzey afrika-ortadoğu ülkelerinde halk isyanlarıyla hükümetlerin devrildiği bir dönemde ortaya çıkan yegane şey, hükümetlerin ülke halklarını temsil etmediği olmuştu. hükümetlerin olur dediğine halk esasında olmaz diyordu ama baskı sonucu belli olmuyordu, sonunda patladı. izdüşümünü alırsak fenerbahçe yönetimleri de fenerbahçelileri temsil etmiyor. ancak işin içinde taraftarlık gibi sorgusuz sualsiz teslimiyet içeren bir tür duygusal bağ olduğundan bunu anlatmak kolay değil.

Buca Siemens Servisi

edit : bomba nihat özdemir den geliyor..bu işin cemaat ile alakası filan yok..kendisi de biliyor kimle alakası olduğunu..ve bizlerde 2.edit :organik tarım konusunda çağ atlamış bir kulüptür buğdaylar..başaklar hepsi yeşillendi..ekinler oluştu..tarlalar sürüldü kazanılan şampiyonlukta.. Buca Siemens Servisi mitayit yöneticilere sahip ama apartmanları tesisleri tarlalarda oluşturan kişilere sahiptir bu kulüp..para alışverişini sever..borç verir..tefecidir..maçlardan önce karşı takımın en baba futbolcusunu ayartır..o futbolcu sonra oynamaz ve ne hikmetse fenerbahçe ye transfer olur..

30 Temmuz 2012 Pazartesi

Bayraklı Beko Servisleri

bir fenerbahceli olarak kurdugu kadroya sevindigim ezeli rakibim ebedi dostum.kim ne derse desin ligde eger bu iki takim yarisin icinde olmazsa hicbir seyin tadi tuzu olmuyor.hangi takimli olursa olsun nefret ettigi gecen yildaki surecte bu iki takim sampiyonluk yarisina girince kan emici lig tv'nin ekmegine yag sursek de o maclar hepimizde ayni tadi ayni heyecani birakti.umarim fenerimde eksiklerini tamamlar ve kiran kirana bol gollu guzel maclar izleriz.en buyuk ve imkansiz hayallerimden biri olan fenerbahce-galatasaray sampiyonlar ligi yari final maci umudunu yine bu sezonda tasiyacagim kimseye belli etmeden. Bayraklı Beko Servisleri

Bayraklı Beko Servis

melo da alınırsa 4 sene için total 65- 70 milyon euro taahhüde girmiş takımım. transfere çok para harcanmasına karşıydım ama hamit, burak derken bi anda "battı balık yan gider, 3 günlük dünya harca harcayabildiğin kadar felsefesi" ile amrabat ve muhtemel melo ya harcanan para gözüme çok gelmedi. yeni transferler kulübümüze hayırlı olsun. yıllardır 3 ün 5 in hesabını yapmaya alıştığımızdan tutumluluk esas diye kendimizi şartlandırmışız galiba. böyle rahat rahat transfer yapmanın da farklı bir zevki, heyecanı varmış. fenerbahçe taraftarının yıllardır hissettiklerini biz de en sonunda hissettik. inşallah kulube getirdikleri başarılar ile bu zevk ve heyecanımız kat be kat artar. Bayraklı Beko Servis

Bayraklı Beko Servisi

trabzon'un oyuncularıyla başarılı olup olamayacağı konuşulan takım. Bayraklı Beko Servisi trabzon'un eli ayağı tutan 7-8 oyuncusundan 5'i alınmış, üstelik bunların 3'ü yedek olacak. diğer 2 oyuncunun 1'i zaten şu anda türkiye'nin açık ara en iyi orta sahası, diğeri de son gol kralı. kalan 9 oyuncu da elmander, muslera, eboue, melo filan ha yanlış anlaşılma olmasın.

Bosch Servisi Güzelbahçe

3 temmuz 3 temmuz 2011 günü sivasspor, trabzonspor ve beşiktaş kulüplerinde arama yapıldı. aralarında fenerbahçe spor kulübü başkanı aziz yıldırım’ın da bulunduğu 46 kişi gözaltına alındı. gözaltına alınanlarla ilgili isnat edilen suçlar: çıkar amaçlı silahlı suç örgütü kurmak, yönetmek, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmaktı. Bosch Servisi Güzelbahçe 4 temmuz Bosch Servisi Güzelbahçe giresun'da 8 kişi daha gözaltına alındı. gözaltına alınanlar arasında dört de gazeteci vardı. bank asya 1. lig takımlarından giresunspor basın sözcüsü fatih s. ve gazeteciler, giresunspor taraftarlar derneği üyeleri s.k, h.k ve s.e'nin evlerine sabah saatlerinde polis tarafından operasyon düzenlendi. 5 temmuz türkiye futbol feredasyonu (tff) başkanı mehmet ali aydınlar, futbolda şike iddialarına yönelik soruşturmayı yürüten savcı ile görüşmek üzere adliyeye geldi. mahkemeye sevk edilen kişilerden abdurrahman yakut, olgun peker, haldun şenman, talat emre koçak, coşkun çalık, hakan karaahmet ve ömer ülkü tutuklandı. zanlıların "haksız çıkar amaçlı örgüt kurma", "örgüt üyeliği", "örgüt faaliyet kapsamında şike yapmak", "rüşvet" ve "sahtecilik" suçlarından tutuklandı. 11 kişi ise serbest bırakıldı.

Bosch Servisi Bayraklı

yöneticileri şikeden ceza almasına rağmen önce tff'nin sonra da uefa'nın da kolunu büken takım. sıra türk yargısında. bekleyip göreceğiz. şike savcısının görev yeri değiştirildi sanıyorum. büyük ihtimal onu da bu sayede bükecek. bir de uefa sen ne eyyamcı bir organizasyonmuşsun kardeşim. adamlar suya sabuna dokunmak yerine, türk yargısının kararını bekleyelim dediler. olan zavallı mehmet ali başkana oldu. Bosch Servisi Bayraklı sonuç olarak , uefa'nın da teyidi üzerine, herhangi bir ülkede klüp olarak istediğiniz kadar şike yapabilirsiniz. nasıl olsa sahaya yansıması imkansız bir olaydan söz ediyoruz. en fazla futboldan men alacaksınız. o da bir iki sene. ama yıllık kazanıza girecek 100 milyon euro'yu düşününce yapmamak eşekliktir.

Bosch Servisi Narlıdere

uefa’nın fenerbahçemize 2012-2013 sezonu için şampiyonlar ligi’nde mücadele etme hakkı vermesinin ardından uefa 1. asbaşkanı şenes erzik, alınan bu kararın türk futbolu ve türkiye’nin imajı açısından olumlu olduğunu söyledi. erzik konu ile ilgili olarak "artık bu konu ile ilgili görüş bildirmeye de gerek kalmadı. özellikle son bir aydır konu ile ilgili yoğun bir çalışma halindeydik. bugün verilen karar ile konuyu sonuçlandırdık. türk futbolu ve türkiye’nin imajı açısından bu karar çok önemliydi. artık fenerbahçe’nin şampiyonlar ligi’nda mücadele etmesi için önünde bir engel kalmadı. bu iş bitti." dedi. Bosch Servisi Narlıdere bu iş bitti.

Bosch Servisi Konak

gecen sene federasyondaki görevlerini kulupçuluk yaparak kötüye kullanan şereften yoksun oruspu evlatları yüzünden gecen sene hakkı yenilmiş olmasına rağmen, aynı oruspu cocuklarının dilinde pelesenk olan uefa'nın o meşhur sopasını şerefsiz namus bekçilerinin götüne sokan takımdır. şimdi ağlayın ibneler... Bosch Servisi Konak

Bosch Servisi Buca

olayı disiplin kuruluna falan paslanmamış kulüptür. olomouc kararının alındığı görüşmede fenerbahçe kararı da görüşülmüştü. hatırlarsınız ki galatasaray ve trabzonspor'un davetleri geldiğinde, halen inceleme sürdüğü için fenerbahçe'ye davet gelmemişti. çok fazla incelenen ikinci maddenin sorun teşkil etmesi için 2011-2012 yılında yaşanmış bir şike ya da şike teşebbüsünün söz konusu olması gerekir ki ne mahkemede ne de tff'de böyle bir iddia yok bu yıl oynanan lig için. Bosch Servisi Buca timsah değil, kırbaç söz konusu bugün için. edit: levent bıçakçı da doğrulamış bunu. uefa tahkim kurulu uyesi levent bicakci: "mufettisin 3 gunluk itiraz suresi var ama disiplin kurulu karari verdi.. artik geri donus yok." ayrıca şenes erzik'in ntvspor'da yayınlanan açıklamasına göre şampiyonlar ligi için önünde engel kalmamıştır.

26 Temmuz 2012 Perşembe

Bosch Buca Servisi

melih gökçek ve aynı anlayışa sahip belediye başkanları yüzünden, gittikçe kişiliksizleşen, çirkinleşen şelaleler, çeşmeler, sayfiye ve piknik yerleri (!) şehri. bizim evin tam karşısına yapıldı yeni bir şelalemsi parkımsı hede, oturma odasında oturamıyoruz su sesinden, ne hikmetse sular kesiliyor, parkın bekçisi şarıl şarıl çim suluyor, şelale tam gaz akıyor.şelalenin tepesine iki koca stat spotu koymuşlar, her perdeyi açtığımızda kamyon farı görmüş tavşan gibi kalakalıyoruz.şelale, park, piknik yeri güzel şeyler ancak ankara'daki her kayalık yerin üzerinden su aşırtmak, cadde kenarında iki dal çimlik alana masa koyup, millete piknik yeri diye yutturmak, egzoz dumanları saçan otobüs duraklarının altına çocuklar için park, yetişkinler için yürüyüş yolu yapmak saçma/gereksiz/komik vs. vs. vs. Buca Bosch Servisi

Buca Bosch Servisi - 444 1 494

orada doğup büyüyen için türkiye'nin en güzel şehridir. denizi yoktur belki ama büyük şehirdir neticesinde, her şey vardır içinde. ankaradan başka yerde yaşamak istemez orada doğan insan. istanbul ona çok kalabalık gelir, izmir kokar, diğer şehirlerden bahsedilemez bile. "memur şehri" tabirine anlam veremez tunalı hilmi'de, 7.cadde 'de yüksel'de gezdiğinden belki de. yazı yaz gibidir, kışı da kış... Buca Bosch Servisi - 444 1 494 taa ki o gün gelene kadar... üniversiteyi kazanır, başka şehre gider. ailesinden uzaklaşır. ilk başlarda "ankara ankara" diye ölür bu kişi. "ankaradan başkası yalan" der başka bir şey demez. ama zaman geçtikçe doğduğunda soluduğu havanın tılsımı geçmeye başladığından belki de, bir süre sonra gitmek bile istemez oraya, sınırlarından içeri girer girmez içi sıkılmaya başlar. geniş caddeler boğazını sıkmaya başlar, etrafında ne kadar çok takım elbise giyen insan olduğunu farkeder ve ankara onun hayalinde can çekişe çekişe ölür. büyü tamamen bozulur. bir daha ankara asla eskisi gibi olamaz hayalinde. ankara başka şehirin anısıyla kirletilmedikçe güzeldir. başka yerlerin tadını alanlar bir daha dönmek istemez oraya...

Buca Bosch Servis Merkezi

şimdiye kadar bünyesi içine dahil edilen alt geçitli/köprülü kavşakların, zaten tıkanmayan yollar üzerine yapılanlar hariç, tamamında trafik sıkışıklığı oluşmaktadır. bunlar içine, akay alt geçidi, kuğulu kavşağı da dahildir. alt geçitlere, yüzyıllardır inşaati sürmekte olan söğütözü metro istasyonu (ki inşaatın uzun süre duraklamasının sebebi, izin alınandan daha büyük bir alana inşaatın başlamış, dolayısıyla kaçak statüsüne girmiş olmasıdır), milli kütüphane karşısındaki o gökkuşağı rezaleti falan eklenince de, ankara'nın nasıl bir yönetim altında bulunduğu gözlemlenebilmektedir. Buca Bosch Servisi Merkezi ha bunun dışında gökçek'in en çok rant sağlayabileceği yerler arasında bulunan altındağ ve incek bölgelerindeki yol düzeltme çalışmaları (ki güzel olmuştur, hakkını vermek lazımdır), oralarda dağ başında inşaatına başlanan yerleşim yerlerinin ve eski gecekondu mahallerinin etrafında yapılmaktadır. o yerleşim yeri inşaatlarının ve yıkılarak yerlerine apartmanlar dikilen gecekonduların da kimler tarafından inşa halinde olduğunun araştırılması sonucunda enteresan sonuçlar görebilirsiniz. bir de sincan vardı değil mi, niye ankara'nın en güzel yeri haline getirilmeye çalışılıyor ki orası?

Buca Bosch Servisi

kimilerine gri, soğuk, sıkıcı, gelen; sokağın sonunda denizi göremeyince hayal kırıklığı uğratan şehir... ankara, yaşadıkça sevilecek bir kenttir.. bir süre sonra, şehrin griliğinden sıyrılan kravatı gevşemiş bürokratların akşamları sakaryada, bestekar sokakta o bürokrasinin yorgunluğunu attığını, eğlenmesini de eğlenmeyi bilen her insan kadar iyi bildiklerini keşfedersiniz.. akşam saat 9'dan sonra boş olan sokaklarında yürümek dinlendirir insanı.. sokakları boşaltan insanlar gideceğiniz yeri bildikten sonra oradadırlar hep.. insanların sağdan yürüme alışkanlığı, iki insan yanyana durunca bile oluşan sıralar insanı şaşırtır ilk zamanlar..ama yeterince karmaşık hayatlarımıza bir anlamda düzen getirip kafa yormaması da cabasıdır.. Buca Bosch Servisi tek merkezde birleşen ankara'nın kızılayında haftasonu adım atacak yer kalmaz.. şehrin aynı merkezde buluşması sonucu aynı mekana birden çok defa giderseniz, sizin gibi birçok insanla tanışımanız ve muhteşem arkadaşlıklar edinmeniz muhtemeldir (bkz: nefes bar) ankaradan her uzaklaştığınızda kendinizi ankarayı özlerken bulursunuz bir anda ve şehre döndüğünüzde sanki hiç oradan ayrılmamışsınız hissi yaratır insanda... en kötü yanı ise bunları şehirden ayrıldıktan sonra daha acıtıcı farketmesidir insanın..

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Bosch Servisi Çiğli

ahde vefa uygulaması ile 2 yıldan fazla süredir aboneliğini devam ettiren ön ödemeli hat kullanıcılarını kendisine bağlama yolunda iyi bir adım atmış operatör. bu uygulama ve çeşitli tarifeler/kampanyalar birleştirilerek makul sayılabilecek bir fiyata normal kullanıcıya rahat rahat yetecek konuşma+mesaj+internet kombinasyonu yakalanabiliyor. Bosch Servisi Çiğli şöyle ki: her yöne 3 dakikası 1 kontör tarifesi gereği 150 kontör yüklenir (30tl). ahde vefa uygulaması ile 75 kontör hediye gelir. 70 kontör 250mb aylık internet paketine, 35 kontör 3000 her yöne sms paketine verilir. 120 kontör kaldı (ki 360 dakika her yöne demek bu). burda devreye "cep aran" kampanyası girer; ortalama bir kullanıcı minimum 50 kontör de burdan kazanacaktır. (kazanılan ve hediye edilen kontörlerin kendi tarifeniz üzerinden değerlendirilmesi de ayrı bir güzellik) böylece ayda 30 liraya, her yöne 3000 sms ile arkadaşlarınızı en uygunsuz anlarda rahatsız ettiniz, google maps + fring + gmail üçlüsüyle gönül eğlendirdiniz ve en önemlisi 500+ dakika hangi numarayı aradığınızın önemi olmadan laklak ettiniz. ps:reklam gibi oldu lan? düzeltme: vodafone'un fiyatlarda değişiklik yapması yüzünden geçerliliği kalmamıştır. 150 kontör yükleyerek 2 dakikası 1 kontöre konuşulabilmektedir. 3 dakikası 1 kontöre konuşmak için artık 250 kontör yüklemek gerekmektedir yani ayda 30 lira verdiğimizde konuşma miktarı yaklaşık 350 dakikaya(heryöne) inmiştir. diğer ücretlerde (sms ve internet) değişiklik yoktur.

Bosch Servisi Bayraklı

yerin göğün vodafone olduğu ve sokaklarında sörlerin çatır çutur internete girdiği gavur ellerinden sonra tam da şu günlerde anlı şanlı tugay'lı reklamının türkiye versiyonunun da "bi zaamet" çekilivermesini ve ekranlarımızda günde 89 posta döndürülmesini talep ettiğim dünya devi.. hobaaa ! Bosch Servisi Bayraklı müşterilerine avea'dan en az bin kat fazla değer verdiğini "eski bir" avea müşterisi olarak rahatlıkla söyleyebilirim. vodafone da avea gibi türkiye'nin en büyük reklamverenlerinden biri. eğer yaşanan gelişmeleri kendisi basın yoluyla söylemeseydi inanın ekşi sözlük hariç hiçbir büyük sitede ve hiçbir haber bülteninde/kanalında kimse vodafone'un çaışmadığını, vodafone'u sel bastığını söyeyemezdi. ve insanlar belirsizlik içinde çıldırır dururdu.. ama vodafone geçen yaşanan 9 eylül 2009 vodafone sorununda kendisinden bekleneni yapıp, 18 haziran 2009 avea'nın çökmesi'nde avea'nın yaptığını yapmamış; insanları habersiz bırakmamış, yaşanan süreci müşterilerine belirli aralıklarla basın yoluyla kendisi duyumuştur. yine şikayet edenler elbet olacaktır, sonuçta bir hizmet kesintisi yaşanıyor ama inanın bilgilendirilmek çok çok önemli.

Bosch Servisi Narlıdere

yıllar sonra adana çık aradan nostaljisini şahsıma canlı canlı üç kere yaşatmış oparatörüm. olayın gelişimi nişanlımı aramamla başladı. ilkinde noldunu anlayamadım ve kimsiniz siz dedim hanımefendinin birine, oda aysunun ablasıyım dedi , aysun kim demeye gerek görmedim bile. ikincisinde bağrı açık olduğunu sesinden analiz ettiğim bir abi açtı, ne bu lan şagamı yapıyon dedi, çok fazla bulaşmadan kapattım. üçüncüsünde teyzenin biri; gelduk gelduk kapat çoğ yazmasun dedi, kimsin nereye geldin ? diye sordum artık bu sefer binnaz ablaymış kendisi burdan selam ederim. 2 günlük sorunların* ardından bir mesaj ile beni dumura uğratan operatör. Bosch Servisi Narlıdere malumunuzdur yaşanan sorunlar sonrası herkesler vodafone'un nasıl bir kıyak ile gönülleri alacağını düşünürken, birileri bir taraftan sistemin sorunları nedeniyle olmayan kontörleriyle orayı burayı ararken,* bendeniz, 'aman adamlarda ne yapsın su basmış işte, zaten onlar olmasa turkcell tek kalsaydı bu ülkede yanmıştık' gibisinde kendimi tatmin ederken, hattım düzelmeye başlamış genellemede çalışmayıp arada bir kaç dakika çalışmakta ve gönderilen mesajlar telefonuma düşmekte idi. ve gelen mesaj: 'cepdolusu sms paketine aboneliğinizin devamı için bakiyeniz yetersizdir. lütfen kontör yükleyiniz.' oldu canım, görürsem söylerim. adamlar yememiş, içmemiş, benim hattımı halen düzgün çalışır duruma getirmemiş, ticari amaçlı mesajlarının gönderimini sağlıyorlar. ilişkimizi bitirmek istiyorum vodafone, yazık bunca seneye bunca emeğe.

Bosch Servisi Konak

kötü şirket. hem de çok kötü. kimse hikaye anlatmasın. telsim'in mirasıymış. basın ekspres yolunu bilmeyen kıçından atar tabii telsim'in mirası diye. telsim'in ve şimdiki vodafone'un da bulunduğu eski uzan holding binasının lokasyonu sefaköy'ün ağır yağmur altında sular altında kalması yeni birşeydir sanki de... Bosch Servisi Konak basın ekspres'i ve yanındaki yan yolu her daim su basar. hem de nasıl basar. hiç birşey hatırlamayan, eski atv binasında, ki aynı yol üzerindedir, elinde kovayla su taşıyan, kaset kayıt kurtarmaya çalışan ali kırca'yı da mı anımsamaz? vodafone gibi şirket hiç mi taşındığı binanın fizibilitesine bakmaz? telsim'in enkazını aldığında, eski telsim aboneleri zaten bu enkaz düzelecek diye ummuşlardı, aynı haltı ambalajlayıp sununca böyle ilk sel fiyaskosunda patlarsın işte. çok kötü patlamış şirkettir vodafone türkiye. durumu kotarabilmek için harcayacakları pr masrafları, reklam giderlerini, promosyonları o böbürlendikleri olmayan öğrenme masrafları bile kurtaramayacak muhtemelen. karizmayı öyle böyle çizmemiştir sizin anlayacağınız.

Bosch Servisi Karşıyaka

vodafone un hizmet verememesinin nedeni ana sunucularının tümünün ne yazıkki ikitelli bölgesinde bulunmasından kaynaklanmaktadır. burada şüphesizki olayın asıl sorumlusu telsimdir ve zamanında yapılmış olan yatırımın sırasında muhtemelen bu tip bir sel ihtimalinin ön görülememesidir. turkcell in de aynı bölgede call center hizmetini veren şirketi global iletişim de aksamalar olmuştur ancak bu aksamalar sadece call center üzerinden işlem yaptırmak isteyen aboneler için işlem yavaşlığı olarak yansımıştır. Bosch Servisi Karşıyaka sorun şu ki, vodafone türkiye yi telsim den devir aldığında altyapı bir çöplükten ibaret olduğunu söylemiş ancak felaket senaryoları için gerekli yatırımı yapacak bütçeyi muhtemelen hazırlamamış. düşünsenize yatırım yapıyorsunuz, öyle bir şirket devir alıyorsunuz ki, 3 senedir motorola ile davalık olduğu için santrallerine herhangi bir destek verilmemiş, atıl bir altyapı, orada çalışan mühendislerin üstün çabaları ile ayakta duruyor. rakibi turkcell sapa sağlam gidiyor arayı açıyor, önceliklerinizi nasıl belirlersiniz. önce baz istasyonu ve çekim alanlarını artırarak fark edilecek şekilde aboneyi vurmayı düşünürsünüz tabikide. belki 10 sene içerisinde olmayacak bir senaryo için bu kadar ciddi bir yatırım maliyetini muhtemelen şirket kararı ile ertelediler. yoksa sanmıyorumki bu olayın başlarına gelme ihtimalini bilmemiş olsunlar.

Bosch Servisi Karabağlar

istanbul, ankara yı bilemem fakat an itibarı ile dün sabahtan beri eskişehirde kullanılamayan operatör.arama yapmaya falan çalışınca telefondan su akıyo böle, artık nası bi şekilde etkilediyse sel adamları. Bosch Servisi Karabağlar ehehe canlarım.. bi de 1 gündür yusuf yusuf ayağa kaldırmaya çalıştırdıkları siteleri tekrar online olmuş, ama tek bi açıklama, bi özür bi bişey yazmamışlar. sanki 2 gündür sıçmaya çalışan köpeğin göz teması kurmamaya özen gösterdiği gibi, ezik bakışlarla toparlanmaya çalışan babammış gibi hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışmaları tebessüm ettirdi.

Bosch Servisi Buca

kendi belasını arayan bir şirkettir. burada konuştuğumuz şirket basit bir aile şirketi değil, türkiyede milyonlarca aboneye istanbulda da yüzbinlerce aboneye hizmet veren bir şirket fakat acaba bu koca şirkette basit ama önemli bir olay olan riskin dağıtılmasından haberi olan bir allahın kulu yok mudur? acaba bu kadar büyük (artık bu büyüklüğü diğer anlamlarda değil rakamsal olarak kullanabiliyorum) bir telekom şirketi nasıl böyle beklenmedik olaylara karşı önlem olarak çağrıları başka santrallere yönlendiremiyor, daha doğrusu sistemini tek bir yerde topluyor anlamış değilim. eee ravolinin dediği gibi sıçmak o kadar kolay değilmiş. Bosch Servisi Buca

24 Temmuz 2012 Salı

Balçova Bosch Servisi

kupayı alırken kürsüde takımın neredeyse hamisi olarak kemal unakıtan'ı gördüğüm, ya allah, bismillah, allahuekber'i tezahürat yapan taraftarlarına şahit olduğum için süper lige çıkmasına bile doğru dürüst sevinemediğim takımım. tatlı bir çocukluk hatırası; bütün renkler hızla kirleniyordu birinciliği beyaza verdiler demiş şair. sevinsem mi, üzülsem mi bilemiyorum. varolmanın tek yolu kirlenmekse artık eskişehirspor da var. herkese hayırlı, uğurlu olsun. Balçova Bosch Servisi bu akşam şehre girer girmez karşılaştığım tablo ile bana 12 yıl öncesini hatırlatmış takımdır. üzüntünün üzüntü sevinçlerin sevinç olduğu zamanlar. 12 yıl sonra hayat kimbilir nerede olur. eskişehirspor kimbilir nerede?

Buca

okul sebebiyle tam beş yılımı geçireceğim, izmir'in izmirle uzaktan yakından alakası olmayan bir garip ilçesidir/köyüdür. var olmayan kaldırımlarıyla okula her gidiş dönüşte ezilme tehlikesi yaşatır, arabasıyla üzerinize doğru hızla gelen insanlarıyla ise size küçük sürprizler yapabilir. bunlara rağmen garip bir sıcaklığı da vardır, eve dönüldüğünde özletendir. Buca

Isparta Düğün Salonları

soforleri bir garip olan sehir. soyleki; bu sehirde yasayan ve araba kullanan insanlar garip bir sekilde serit kavramina haiz degildir. yolu ortalamis giden arabaya 5 defa selektor yaptiktan sonra sinirlenir ve korna calarsiniz. fakat o anda abuk olan sizin hareketinizmis gibi bir el hareketiyle karsilasirsiniz ve yolunuz acilir. kisi araba kullanirken; teybi ayarlar, Isparta Düğün Salonları telefonla konusur, karisina bagirir cagirir, sigarasini yakar, yemegini yer fakat asla dikiz aynasina bakmaz. zira aynalar gereksiz bir aksesuardir. bu sehirde araba kullanmaya mecbursaniz sinirlerinizi aldirmaniz siddetle tavsiye edilir.

23 Temmuz 2012 Pazartesi

Balçova Beko Servisi

çok büyük bir kumar oynamakta olan kulüp...transferde inanılmaz meblağlar harcayıp kitle üzerinde "adamlar bişeyler olmayacağının garantisini aldı, o yüzden bu kadar rahat davranıyorlar" piskozunu yaratarak borsada hisselerinin deger kazanmasını sağlarken bir taraftan da adli yargıyı etkilemeye çalışıyorlar...medya ellerinde, siyasi iktidar da yanlarında olduğu için başarılı olma ihtimalleri epey yüksek...durumlarını batmamak için sürekli büyüyen tüccarlara benzetiyorum...ama bir sekilde isler bekledikleri gibi gitmezse sonları bjk'den beter olacaktır.... Balçova Beko Servisi

Buca'nın izmire katkıları

öyle ki, tam şu anda (bu entry gerçek zamanlı, 10 nisandayım) ahşap tabureye çöküp soğuk arjantininden birasını yudumlayan iki tane adamın olduğunu, bu adamlardan birisinin adının benimkiyle aynı olduğunu bile biliyorum. can yayınlarının vitrinindeki yeni çıkan kitaplara bakan bir tane de güzelinden çift var, altı ay önce çıkmaya başlamışlar. biraz sonra, ara cafe’ye gidip yemek yiyecekler, fotoğraf sevdalısı çocuk duvarları kaplayan fotoğraflarla kendinden geçecek. başka birisi st.antuan kilisesinin bahçesinde durup kafasını yukarı çevirirken, uzak bir kıtadan bir haftalığına gelen de galata kulesi’nin tepesinden tarihi yarımadayı izliyor olacak. vapuru son anda kaçıran genç bir kızın talihsizliğine olan sessiz isyanını ve beşiktaş’ta karşıdan karşıya geçerken omuz yiyen dalgın bir üniversiteliyi saymıyorum bile. sabaha kadar pes oynadığı için bu aralar zombi gibi dolaşıyor. “şimdi istanbul’da olmak vardı anasını satayım” gibi değil, şu anda zaten istanbul’dayım. kanyak içip tramvay yolunu takip ettiğimiz herhangi bir gündeyim sanki, taksi diye sarı renkli tüm arabaların önüne atladığımız lanetli gecelerden birindeyim. hala öğrenciyim, iyi geçen bir proje dersinin ferahlığıyla atmışım kendimi taksim’e. kadim dostuma da mesaj atmışım “lan hadi içek” diye. ilk tramvay durağında bekliyorum 559c ile gelen eşkıyayı. uçan tekme atarak geliyor her zamanki gibi, fazla oyalanmadan bira bardağının kenarında dikilip balıklama atlıyoruz. bugün oralardayım, bir rock barın terasında otururken biraz sonra “where is my mind” çalacağına eminim. üzerimde çok sevdiğim pulp fiction tişört ve levi’s engineered’im. Buca'nın izmire katkıları bir öğleden sonrasındayım, uzun zamandır aradığım kitabı aslıhan pasajı’nda bulduktan sonra şimdinin küçük beyoğlu’su, eskinin arka sokak’ında bir barda ilk sayfaları çeviriyorum. ardı ardına nirvana çalıyor, birazdan the man who sold the world çalacaklarını da biliyorum. okuldan kaçmış insanlar cemiyetinin bir üyesiyim; bir köşede, istanbul’da olmayı ısmarladığım ikinci birada kutluyorum. şeytana uyup yine golden’a uğruyorum, tezgaha bile dizilmemiş midyeler tencerenin içinde. tencereyi kapatıyorum cebimdeki tüm parayla, herkes dışarıda hava çok güzel. ara sokaklardan çıkanlar istiklal nehrine kapılıp sürükleniyor, ben de bırakıyorum kendimi insandan sulara. bugün istanbul'dayım evet, tam şu an. şafağım 34, şu mecburiyetten kurtulmama neredeyse bir ay kaldı. tüm varlığımla bekliyorum kendime döneceğim zamanı.

İzmirin incisi buca

burayla ilgili gideceğin güne kadar farklı hayallerin/mutlulukların/planların olduysa, onunla geçirdiğin bikaç günü zehir ediyor sana* bu şehir.. hafızası seninkinden daha iyi ve tek tek hatırlatıyor olmayan, yarım kalan çoğu şeyi*.. yanındakilere hissettirmemek için de gülümsetiyor arada seni.. yakında, daha güzel bi günde tekrar gitme isteği yaratıyor bu güzel.. * ayrıca sağlık için hatırlatma yapacak olursam: havasına güvenme arkadaşım.. ekvatoral iklime sahip, bikaç aydır askılı bluzlarını giymeyenlerin dayak yediği bi şehirden gidiyorsan buraya, en azından eser miktarda yün içeren bişeyler götür yanında ki geberip yataklara düşme oralarda.. İzmirin incisi buca nankor oldugumu, hic bir zaman sevmeye calismadigimi, hatta hep nefret ettigimi hatirlatir bana bu sehir kendisinden. hic itiraf etmedim ama gercekten seviyorum ben bu sehri, deli gibi hem de, acisini da seviyorum, gulluoglu baklavasini da, ama en cok da onu seviyorum be istanbul.

İzmir - Buca

sevmek için hep bir sebebim var istanbul'u. bardağın değil boş tarafını gören, dolu bile olsa bardağı boş gören tıynette bir insanım. her şeyi eleştirsem, hiçbir şeyi beğenmesem; hayatım mızlanarak, çevremdeki insanları bu mızıltılarla bezdirerek geçse de; bakınca her tarafı dökülen, her bir yandan insanlar tarafından mahvedilmek için canla başla uğraşılan bu şehri, billur kristal bir obje gibi görmekten, sevmekten, üç gün uzaklaşsam özlemekten vazgeçemiyorum. istanbul işte. onu en az bir defa gören hemen herkeste olduğu gibi başımı döndüren, aşık eden çok tarafı var istanbul'un. "hayatta başka yerde yaşayamam" diyebilecek kadar sevdiğim izmir'i aldatabileceğim yegane şehir o. tüm kirletilmişliğine, yozlaştırılmışlığına rağmen akla düştüğünde güzelliğine kapılıp koynuna dalıvermek işten bile değil... yani ne bileyim, adeta ilk görüşte aşık olduğun kişiyi hatırlamak gibi bir şey, elde edememiş olsan da, hala öyle kalmadığını bilsen de anısı capcanlı duruyor gözlerinde... istanbul'u ilk görüşüm çok enteresandır; henüz on yedi yaşındayken, arkadaşımla televizyon izlerken istanbul manzaralarının büyüsüne kapılıp "hadi gidelim" deyivermiştik. saat gecenin neredeyse yarısıydı; önce şaka gibi gelen şey, çok geçmeden gerçeğe dönüvermişti. eski izmir otogarında alelacele bilet bulup, yoluna koyulmuştuk istanbul'un. şimdi de fikrim pek değişmedi ya, ayağımı bastığım ilk andan itibaren "ne çok kalabalık" deyivermiştim. istanbul denildiğinde hala aynı cümle dökülür dudaklarımdan, "orada her yer kemeraltı gibi" diye eklerim onu hiç görmemiş her izmirlilere... fakat kalabalıklığı değildi beni şaşırtan, herkesin malumuydu zaten o. topkapı'da bir kahvehanede çay içerken, çaycı "yolculuk nereden?" diye sordu, yanıtladık. sonra eminönü'nden vapura bindik, yanımdaki adam da aynı soruyu yöneltti: "yolculuk nereden?" nasıl anlıyorlardı yabancı olduğumuzu, bunca yıl geçtikten sonra dahi anlamış değilim. ne şaşkın bakışlarımız vardı etrafa, ne de ellerimizde herhangi bir valiz. "şıp" diye anlıyorlardı yine de oralı olmadığımızı nasıl oluyorsa... İzmir - Buca yıllar sonra tekrar gördüm, istiklal caddesi'nde defalarca tur attım, dört bir yandaki o eski mimarinin güzelliğine tekrar tekrar hayran kaldım. kalabalık içinde yapayalnız yürürken, kafamın içindeki bin türlü düşünceye uzun eşek oynatıyordum bir akşam. birdenbire müzik sesi duydum sonra, halka olmuş kalabalığa yaklaştığımda kovboy şapkalı sokak müzisyenlerini gördüm. bir gülümseme yayıldı yüzüme, kanım hızlandı, sıkıntılarımın sisi dağılıp gitti. onlar hiç sevmediğim şarkıların nağmelerini çalarken dahi mutlu olduğumu hissettim... anladım ki, asıl bu yüzden güzel istanbul, onu vazgeçilmez kılan da tam olarak bu. onun kollarına bıraktığında kendini, her an bambaşka bir sürprizle karşılaşmak mümkün. neşeni bölecek yoğunluğu da, geri getirecek çareyi de ansızın karşına çıkarabiliyor bu şehir... şimdi ne vakit bir filmde veya bir fotoğrafta görsem istanbul'u; yanıma birini alıp gitmek isterim onun kollarına. çoğunlukla beceremem ya da şartlar müsaade etmez heyecanıma. bağrıma basarım onun ilk aşka benzer sıcağını, ilk fırsatta kavuşacağımıza söz veririm. o beni duymaz bile, kalabalıkta kaybolmuş birilerine yeni sürprizler hazırlama telaşıyla meşguldür çünkü, bilirim...

İzmir buca hakkında

kaldırımları yayalar için değil park eden arabalar için olan, 2 şeritli caddelerin tek şeridi ve 4 şeritli caddelerin 2 şeridi her daim otopark olarak kullanılan, alışveriş merkezlerinin kapılarının otobanlara direk açıldığı ve bu yüzden sağ şeritlerin tıkandığı, her önüne gelenin her yere ihtiyaç olup olmadığına bakmadan mimari zevksizlik abidesi plazalar diktiği, bok gibi arsaların ve izbe semtlerin ortasında yükselen abuk ultra lüks rezidansların yüzbinlerce liraya satıldığı, zemin kattaki 60 metrekarelik 1+1 daireler için bile 1000 lira kira isteyen ev sahiplerinin bulunduğu, her 2 binanın birinin çatısında illa ki 1 adet baz istasyonu olan, dünyanın en bakımsız ve rezil downtown'ına sahip, doğru dürüst bir merkezi ve meydanı bile olmayan, meydan diye yutturulan alanların ortasında otobüs terminallerinin çöreklendiği, kavşakların hiçbir şekilde mühendislik kurallarına uymadığı ve daima kazaya ve trafiğe davetiye çıkardığı, yolların birleştiği kavşağın ortasında kalan camiyi oradan taşımak ve kavşağı rahatlatmak yerine camimin altından tünel kazan zihniyetin yönettiği, insanların omuz omuza, kıç kıça yürüdüğü bitik megakondu. İzmir buca hakkında

Arçelik Servisi Balçova

oğul: hastaneye gitmek istemiyorum artık baba.. artık bir işe yaramayacağını bilecek yaştayım.. baba: olur mu oğlum? herşey iyi gidiyor diyor doktorlar.. böyle düşünme, hadi giyin.. oğul: bugün hastaneye gitmeyelim baba.. o ilaçlar saçlarımı döktü, istemiyorum.. baba: az kaldı, gidip hemen dönelim oğlum, üzme bizi.. oğul: tamam babam.. 27 nisan 1986.. hayatının son 4 senesini cerrahpaşa hastanesinin kemotrapi-radyoloji onkoloji bölümü ile evinin arasından gidip gelen bir çocuktum o zamanlar.. fenerli babasının güçsüz sararmış suratlı fenerli minik oğluydum.. yolumuzun üstü olan inönü stadı.. kaderimizin de üstündeymiş o zamanlar.. bilmiyorduk.. oğul: yine maç var herhalde. fener'in maçı mı baba? baba: hayır oğlum, bizim maçımız yok. beşiktaş'ın maçı var. oğul: baba biz neden fenerliyiz? baba: benim babam da fenerliydi.. dedem de fenerliydi.. onun babası da öyleymiş.. türkiye'nin en büyüğü fenerbahçe'dir, ve hepimiz fenerliyiz. oğul: hastane dönüşü beşiktaş'ın maçına gidelim mi baba? baba: neden oğlum? hem orası çok kalabalık olur, doktorlar mikroptan uzak durmamız gerektiğini söylüyor, biliyorsun.. oğul: baba hiç senden bir şey istedim mi şu ana kadar? hiçbir şeyi yapamadın diye ağladım mı? doktorların hep istediklerini yaptık. bir kez ben istiyorum diye beni hastane dönüşü bu maça götürür müsün? baba: annene ve doktorlara söylemeyeceğiz ama.. oğul: tamam.. saçlarımın döküldüğü belli olmasın.. beşiktaş şapkası da alır mısın peki? baba: alırım oğlum.. sen ne istersen alırım.. (babamın yanaklarından birkaç damla yaş akar) Arçelik Servisi Balçova oğul: neden ağlıyorsun baba? beşiktaşlı olmayacağım, sadece onların maçına gitmek istiyorum.. baba: eğer sen mutlu olacaksan, beşiktaşlı da oluruz oğlum.. biz o gün hastane dönüşü kaderimizi yol üstünde bulduk.. ben o gün simsiyah bir hayattan bembeyaz bir hayata babamın omzunda "merhaba" dedim.. çoğu doktor benim nasıl, hangi şartlarda iyileştiğimi araştırdı.. ve bir çoğu "bu sadece mucize" dediler.. o günden beri babam iyileşmemi beşiktaş'a bağlar.. bense babamın "sen istersen beşiktaşlı da oluruz oğlum" derken gözlerinde biriktirdiği gözyaşlarına bağlarım.. senelerdir hiç kaçırmadığım beşiktaş maçlarında tedavi olduğumu ve o küçük çocuğun babasının omzundaki saçsız ama mutlu halini hissederim.. seneler sonra 'beşiktaşlı' yaşlı babamı bu akşam maça götürdüm.. yenemedik ama çıkışta "iyi ki beşiktaşlıyız" dedik evimize dönerken.. bu küçük hikayeyi okuyan tüm futbolcu kardeşlerimiz terlerini sahada dökerken "belki de şu an küçük bir çocuğun mucizesini yaratıyoruz" diye düşünsünler.. saygılar..

Arçelik Servisi Güzelbahçe

ezeli rakibi bursaspor muş(aynı gramer hatasını yapmam gerektiğini hissettim) "ezeli" lafı çok eskiden beri anlamında kullanılır, hani "ezelden beri" derler ya. anladın? eminsin? tamam. beşiktaş fenerbahçe ve galatasaray arasında "ezeli bir rekabet" olduğundan sözedebilirsin. neden? çünkü türkiye'de profesyonel futbol oynanmaya başladığından beri en başarılı olan takımlar bunlardır. bu klüplerden biri namağlup şampiyon olmuş ve uefa'da çeyrek finale çıkmış, biri şampiyonlar liginde çeyrek final oynamış, biri de uefa kupası ve süper kupayı kazanmıştır. Arçelik Servisi Güzelbahçe bursa ile beşiktaş arasında oluşan yeni bir rekabet vardır evet, bunun da nedeni bundan birkaç sene evvel bursa'nın beşiktaş tarafından "küme düşürüldüğünü iddia etmesi"dir. bak birkaç sene evvel dedim farkındasın dimi? tekrar diyorum bak, birkaç sene evvel. 30 kere yazasım var, çünkü gerçekten bazı aklıevvel insanlar kelimelerin anlamlarını bilmeden, 0 tarih bilgisiyle şuursuzca bok atma konusunda ihtisas yapmaya kasıyorlar burada. neyse sonuca gelelim, birkaç senelik husumetten dolayı sen "ezeli rekabet" lafını ortaya atamazsın. eğer hala anlaşılmamışsa bu durum, artık zeka seviyesi tespiti için hastane tedavisi önermek zorunda kalacağım. edit: ben bu entryi yazana kadar entry sahibi çoktan silmiş yazısını. neyse ibretlik olarak dursun bu da burada, elbet başka aklıevveller de benzeri yazılar yazacaktır. edit 2: sadece 5 dakika beklememiz gerekti, ne kadar güzel değil mi?

Arçelik Servisi Çiğli

kendisini kurufasülyeden nimet, takımını da gerçekten vizyonlu bir kulüp sananların kulübü. kaybedenler kulübü dersek sanırım daha doğru olur. öyle soytarı gibi yüksek ses çıkarmayla büyük kulüp olunmuyor ne yazık ki. neyse ki taraftarlarının gurur duyacağı hiç olmazsa gürültü çıkarabilmeleri gibi fantastik yetenekleri var. o gürültü de olmasaydı neyle gurur duyacaktı bunca beşiktaşlı merak konusu. yine yeniden bir maçla götü kalktı eleştirilerine maruz kalan sevdamız. yahu arkadaşım şuan berbat top oynuyor olabiliriz. ama hala potada olduğumuz gerçeğini değiştirir mi bu? devre arasında yapılacak iki üç müdahale, adam gibi yeniden düzenlenecek bir kondisyon ve antrenman programı, takıma geri dönecek sakatlar (sivok, rıdvan, q7, bobo) schuster in planına tabii ki katkıda bulunacak. ayrıca bir bak bakalım, beşiktaşı pota dışında gören delişmen kızancık, 2. yarıdaki fikstüre: Arçelik Servisi Çiğli trabzon, fener, g.saray, kayseri, karabük bu maçların hepsi inönüde. ibb zulumpiyatta. yani ligin ilk 7 si ile 6 maçı istanbulda beşiktaşımın. deplasmanda oynanan maçlardan bu 5lide takım 7 puan çıkarabilmiş yine bu haliyle. tabi en büyük sıkıntımız içeride kolay denilen maçlarda aşırı zorlanmamız ancak bunun da takıma ikinci yarıda gelecek bir havayla düzelmesi olasılığı bulunduğunu kim inkar edebilir? şimdi kısa vadede 2 büyük maç var: içerde bursa ve g.antep. işte bu maçlar potadaki durumu belli edecek, kazanılması şart maçlar, beraberlik bile lüks artık. şu haliyle bu takım şu 2 maç için umut vermese de beşiktaşın olduğu her yerde acaba vardır düsturuna dayanarak kesin konuşmak yersiz. bu nedenle dünkü derbiye ligin orta sıralarının maçı hebele bohehe diye eblek yorumlar yapacağınıza, önce bir bakın bakalım şampiyonluğun hala en büyük favorisidir denilen fenerbahçe ile kaç puan fark varmış? şahsımca, bu seneki hedef şampiyonlar ligi olarak revize edilirse, daha gerçekçi bir yaklaşım sergilenmiş olur. tabii, devre arası operasyonunu yapabilecek bir yönetimin olmaması, tüm bu hesapların boşa çıkmasını sağlacayak en önemli faktör. ama tüpçümüz gerekli dersleri almış gibi gözüküyor, hala sevmem o ayrı, adam adnan polat a bile taktik verir oldu ya, güldürdü akşam akşam daha ne olsun.

Arçelik Servisi Bayraklı

beşiktaş için 3 büyükler içinde en başarısız diyenlerin liseli olduklarına şüphe yok çünkü ya yaşları yetmiyordur gerçekten liselilerdir, ya da azıcık araştırma ruhundan yoksun ve futbola ilgisizlerdir, zihnen liselilerdir. çünkü beşiktaş türkiye futbol tarihinde deli gibi efsanelere sahip, dönemlere damga vurmuş bir takımdır. galatasarayın 4 yıllık bir şampiyonluk uefa zaferi falan fişmekan döneminin dışında bir tane daha efsane dönemi yokken, beşiktaşlı olduğu iddiaları olan bir efsane futbolcularından* başka efsane oyuncuları yokken (kimse bana hagi demesin benim kastettiğim farklı birşey); fenerbahçenin daumla kurulup zicoyla devam eden, aragonesle son bulan 3-4 yıllık bir güzel futbol dışında akıllarda kalan efsane bir dönemi yokken, beşiktaş tarihi efsanelerle doludur. tabii 80ler ve 90ların başında fenerbahçenin beşiktaş maçlarına inşallah fark yemeyiz düşüncesiyle çıktığını, galatasarayın beşiktaşı yenmek için kıçını yırttığı dönemleri kimse bilmez burda. sokağa çıkıp 30 yaşından yaşlı insanlara sorarsanız o dönemleri size anlatırlar canlarım. evet daumun ilk geldiği dönemden sonra beşiktaş hiçbir zaman o dönemlere dönemedi 15 yıldır filan. ama beşiktaş tarihinde herkesin ezbere bildiği isimler, efsaneler ve dönemler olmuştur. baba hakkılar, voleci şerefler, gordon milne'in yönettiği metin ali feyyazlı rıza kaptanın* takımı, bunu kapsayan efsane başkan süleyman seba dönemi, yenilmez armada ünvanının geldiği üst üste 48 resmi 8 özel olmak üzere 56 maçtan mağlubiyet yüzü görmeden ayrılındığı dönem bunlardan bazılarıdır. Arçelik Servisi Bayraklı beşiktaşa neden kara kartallar denildiğini öğrenmek isteyen ufak bi araştırmayla bulabilir ama ben size wikipediadan bir alıntı yapayım: "son iki sezonun şampiyonu beşiktaş, 1940-1941 sezonuna gençleştirilmiş ve yenilenmiş kadrosuyla girer. haftalar ilerledikçe puan farkını açan beşiktaş, ligde liderliğini sürdürmektedir. bitime 5 hafta kala rakip süleymaniye’dir. 19 ocak 1941 pazar günü semih duransoylu’un hakemliğini yaptığı şeref stadı’ndaki maça beşiktaş şu kadro ile çıkar: faruk, yavuz, ibrahim, rıfat, halil, hüseyin, şakir, hakkı, şükrü, şeref, eşref. o sezonun genelinde olduğu gibi, beşiktaş yine başarılı bir oyun ortaya koyar. maçın ikinci yarısının ortalarıdır. beşiktaş takımı farklı önde olmasına rağmen rakip kaleye bitmek tükenmek bilmeyen hücumlar gerçekleştirmektedir. işte o sıralarda beşiktaş’ın akın yönü olan şeref stadı’nın atatürk panosu bulunan tarafındaki tribününden bir ses yükselir: “haydi kara kartallar. hücum edin kara kartallar”... şeref stadı’nı dolduran binlerce taraftar ve maçı takip eden gazeteciler, çınlayan sesle donup kalmıştır. son derece isabetli bir benzetmedir o anda yapılan. o sezon rakiplerini ezip geçen beşiktaşlı futbolcuları “kara kartal”dan, oynadıkları futbolu “kara kartal gibi hücum etmek”ten başka bir şekilde tarif etmek mümkün değildir. tribünlerden gelen sesin sahibi mehmet galin isimli bir balıkçıdır. voleci şeref lakabıyla maruf şeref görkey’in voleyle attığı 3 gol ve kaptan hakkı yeten’nın, şakir’in ve şükrü’nün birer golüyle sahadan 6-0 galip ayrılırlar. bu maçın ardından, beşiktaş’ın sembolü “kara kartallar” olmuştur..."

Arçelik Servisi Narlıdere

beşiktaş'ı severim, severken de neden aramam, sevgimi tartışmam, kıyaslamam, bana göre en büyüğüdür, seninki de sana göre en büyüğüdür saygı duyarım. ama şöyle bir gerçek vardır ki beşiktaş taraftarını izlemek için bile stada gelen fenerbahçeli, galatasaraylı kişiler vardır. daha canlı canlı taraftarı görmeyip gelmek isteyen, beni ne zaman götürürsün diyenleri, sırf şu taraftarlardan biri olmak için beşiktaşlı olmayı düşündüm diyenleri saymıyorum bile... en son yine bir fenerbahçeli arkadaş antalya maçına geldi. arkadaş gözlerini tribünlerden alamadı ki o gün 3 dk dışında ben bile tribünü o kadar beğenmedim, çünkü liverpool maçı dahil bir çok maça canlı şahitlik yaptım çok daha iyilerini biliyorum. sonra galatasaraylı bir arkadaşımın dediği bir şey var. ali samiyen'de derbi maçına gitmiş ve bana "olum 90 dakika sizinkileri dinledik biz, bir ara inönüye götür bizi de yerinde görelim bu adamları" dedi. Arçelik Servisi Narlıdere yani demem odur ki beşiktaş taraftarı dünyaca, rakip takımların taraftarları dahil herkesçe kendini kabul ettirmiş bir fenomendir, en kötü günümüzde bile en iyi olabileniz. siz ne kadar yok fenerbahçe yok galatasay deseniz de inönü stadı taraftarı ile artık turist de çeken bir yapı olmuştur. ecnebiler bizzat kendi video çekimlerini youtube'a yüklemektedirler. antalya maçında adam gibi sadece şu kadar tezarühat oldu ama arkadaşın hayran kalmasına yetti http://www.facebook.com/.../video.php?v=1457422713238 bu da ecnebilerin paylaşımlarından sadece biri ankaragücü maçına gelmiş adamlar, çekimdeki ingilizce konuşmaları duymak mümkün: http://www.youtube.com/...f42fawamjq0&feature=related bir de liverpool maçı gibi taraftarın daha iyi olduğu maçlara denk gelenleri düşünün, bu duyguyu kendi stadlarında hiç yaşayamamışlar demek ki 3 dakikada bile hayran kalıyorlar. şimdi sen kıskançlığınla ne kadar bok atmaya çalışsan da yaşadığım gerçekleri ben biliyorum, stada gelen arkadaşlarım biliyor, çektikleri videoları paylaşan ecnebiler biliyor. beşiktaş taraftarı olmaktan ne kadar gurur duysam azdır...

Arçelik Servisi Karşıyaka

taraftarının son barikatı "sevinmek için sevmedik" edebiyatıdır. herhangi bir beşiktaş taraftarına "kendinizi bi bok sanmayın, bi tek siz değilsiniz takımını seven" dediğinizde ya da takımın başarısızlığından söz açtığınızda, ya da galatasaray-fenerbahçe rekabetinin arasına zorla girmeye çalışmalarından söz ettiğinizde, "biz sevinmek için sevmedik olm" derler içleri kan ağlayarak, "hem hakemler cimbolu federasyon fenerli" derler. "bizim taraftarımız yeter olm!" derler. siz de "hee hee dabi dabi" deyip acıyıp saçını okşayıp bırakırsınız, tartışma biter. ha kesinlikle türkiye'nin en değerli kulüplerindendir. ama artık kabul etmesinin zamanı gelmiştir: "türkiye'nin 3. büyüğüdür". üç büyükler içinde en başarısız takım olduğu için olsa gerek, taraftarı korkunç yanılsamalar içinde. üç büyüklerin en küçüğü ya, bunu sevenler zannediyorlar ki diğer ikisini sevenlerin takımlarını sevme nedenleri bunların beşiktaşı sevme sebeplerinden farklı. bu fark sevginin niteliğini de niceliğini de belirleyen bir şey: ötekiler başarıya tapıyor... Arçelik Servisi Karşıyaka halbuki öyle bir şey yok. yani öyle bir fark yok. çünkü kardeş sen beşiktaşlısın, adana demirsporlu ya da batman petrolsporlu ya da samsunsporlu değilsin. sen de başarılı olma ihtimali en yüksek takımlardan birini seçmişsin. benim feneri, ötekinin cimbomu seçmesi gibi seçmişsin, başka türlü değil. kimse liverpool'dan sekiz tane yediği gece ansızın merhamet krizine girip beşiktaşlı olmadı. sen ve diğerleri zaten beşiktaşlıydınız, biz de zaten sekiz atsanız sizden olmayacaktık. aşklanılacak renkler çocuklukta seçilir her daim, zaten başka türlüsü pek makbul değildir. beş yaşındayken herkes en sevdiği yakınının takımını tutar ucundan azcıcık... olaylar zamanla gelişir. ha sen şimdi bize ben beş yaşımdayken yaptığım bir takım analizler neticesinde beşiktaşın en küçük, en başarısız, taraftarı en deli dolu, mazisi en pürü pak, futbolcular en bi beyendi takım olduğunu idrak ettim ve siyah beyaza biat ettim diyorsan, eyvallah... sana diyecek sözümüz yok... ama aslında böyle olmadığını hepimiz biliyoruz... o halde bu kıvranış, bu çılgın saçmalamalar neden? neden takımınızı değil de takımınızı sevme biçiminizi bu kadar öne çıkarıyor, sevginizi diğer sevme biçimleriyle, hiç tecrübe etmediğiniz diğer sevgilerle kıyaslıyor ve küstahça kibirli çıkarımlar atıyorsunuz ortaya? sen liverpool hezimetinden sonra beşiktaş aşkını askıya almayı ne kadar düşündüysen ben de denizli ve trabzon maçlarından sonra o kadar soğudum fenerden... biliyorum ki 6-0 da bu kadar soğuttu o adamları cimbomdan... yani hiç... bu arabesk tavrı bırakın dostlar.

Arçelik Servisi Karabağlar

türkiye'de takımını en çok seven taraftara sahip kulüp olduğunu sanan taraftarları; takımı 2. ligdeyken iç saha maçlarını geçtim deplasman maçlarında bile statları hınca hınç dolduran eskişehirspor taraftarlarını, 3. ligdeyken bile statlarında sesleri kısılan karşıyaka taraftarlarını, vs. geçtim; muhtemelen tarihinin en kötü zamanını geçirirken bile kadıköy'e giden galatasaray taraftarlarını, lige daha 2. yarının başında havlu atmışken, hiçbir iddiası yokken, takımın başında turhan sofuoğlu varken bile türkiye'deki en pahalı biletleri alıp saraçoğlu'nu tam dolduran fenerbahçelileri görmemiştir bile. ama yine de iddialaşır "biz en iyiyiz, bi tek biz seviyoruz takımımızı" diye... Arçelik Servisi Karabağlar yalnız göt edilince karşısındakine hakaret etmeye başlamakta türkiye'nin 1 numarasıdır taraftarı, ona bişey demem bak... semtim diye söylemiyorum*; istanbul'un en ya$anılası yeri. ula$ım: 10/8 (metro/metrobüs gelince 10 olacak) giyim ku$am pahalılığı: 10/2 (birçok yerden pahalı maalesef) esnaf: 10/3 (75 liralık alı$veri$e rağmen 1 sayfa renksiz fotokopiden para alan adam tek ba$ına aldı 5 puanı, yoksa o kadar da kötü olmayabilirler) alkollü mekanlar: 10/1 ('ne zamandır alkollüyken sikilmedim' diyenlerin bulu$ma noktası. o beerpoint'ler, beerport'lar, kazan'lar falan fiyat/performans olarak beyoğlu'nda olsa siftah yapamadan dükkanı kaparlar. 33'lük bira ortalaması 7-8 lira. balık pazarı arkasındaki mekanlar da kazık; ne kaldı geriye $imdi? abartmıyorum tekelleri bile pahalı) $imdi birisi çıksa 'peki neresi ya$anılır lan' dese ''sorma, sorma doldur boğaziçi'ni; sen doldur ben içerim''den ba$ka diyecek bir $eyim de yok; demek sorgulamadan ya$amalı burada.

Arçelik Servisi Gaziemir

erhan-rıdvan-hilbert-üzülmez-ismail:rıdvan ve ismail de gelecek var.hilbert sahada her yerde oynayabilecek hırs ve güvende olduğunun ispatını bizlere gösterdi son 1 ayda ama yine de erhanla yollar ayrılmalı ve bu takımın sağ bekini gerçekten güçlü ve hücum aksiyonlarını da yerine getirecek bir isim alınmalı. ernst-fink-marco-necip:fink ve marco da bana ve birçok beşiktaşlıya yetersiz geliyor o bölge için çok kritik bir bölge.xavi-busqets-iniesta yı izliyoruz işte.takımın beyni olacak ve geriye yaslanarak değil,ceza sahası önüne kadar oyunu yığacak kapasitede isimler olmalı yerlerine gelecek olanlar. tabata-guti-nihat-holosko-quaresma-yusuf : ne diyeyim ki şimdi? yeterli olabilecek 2 isim var onlarda ortada zaten. Arçelik Servisi Gaziemir bobo-nobre-fatih tekke:bobo tamam ama sanki diğer ikisi buraya ait değiller ha? bir de ilk bakışta değerlendirmediğim genç isimler var alttan gelen.her biri ile ayrı ayrı ilgilenip takıma kazandırmak beşiktaş için en büyük kazanç olacaktır ve yaratılmaya çalışlan sistemin kendi takımımızda mental anlamda en rahat benimseyebilecek isimler bunlar.tazecik beyinler ve işlenmeye hazır yetenekler. içinde bulunduğu değişimi,oturtulmaya çalışınılan sistemi minimum kaza ile takıma yerleştirmeyi düşünüyorsa teknik ekip, öncelikle takımı emniyet altına almalıdır.zaten her maç gol yiyen bir takımın nasıl bir hücum futbolu oynarsa oynasın 2 maçtan birinde puan kaybedeceği aşikar.savunmasına önem vermeli ve sistemini öyle hazırlamalıdır beşiktaşımız.arkasında taraftarı olduğu sürece başarıyı yakalayacak potansiyeli olan takımdır beşiktaş. not:schuster ile ilgili bir şey demedim farkındaysanız.kendisini ispatlamış bir teknik adam.sivri dilli.ama biz ağır demeçler verebileceğini bilerek aldık getirdik kendisini.o yüzden çok da ilgilenmemeli taraftarlar bu demeçlerle.

20 Temmuz 2012 Cuma

Buca Bosch Servis

lafları boy boy taraftarı vardır..... ama atı siken kovboydur..... ağlayan melistir..... eğer siz de, bir gün kendinizi mağlup ve isyankar bulursanız gelin buraya dökün içinizi..... sizi dinleyen zavallı ergenlerin akıl verdiklerini görebilirsiniz..... Buca Bosch Servis saldıran herkese lafları boy boy olan taraftarın takımıdır. ortalığı üç beş zibidiye bırakarak laf ettirmez taraftarı takımına. at sikmekle ilgilenmez. eğer bir gün kendinizi ergen ve ezik hissederseniz, gelip kendinize ağlama duvarı olarak kullandığınızda sinir harbi geçirdiğinizi görebilirsiniz.

Karşıyaka Beko Servisi

türk milli takımında hiç oyuncusu olmadığı için dalga konusu olmuş. lakin ben bir galatasaraylı olarak tam da böyle bir takım hayal ediyorum: sıfır türk milli oyuncu. bizim takımın 3 sezondur yerlerde sürünmesine sebep olan tam da bu anlayış. "gaaassarayın yerlileri çok iyi, defansı milli takımın defansı." bu iyiler de bildiğiniz servet, balta, gökhan zan gibi oyuncular. zaten akıllı takımlar defanslarını futbolun temel kurallarını bilen yabancılar üzerine kuruyor. süper ligde defansını türklerle kuran tek takım galatasaray, onun için mecbur bunlar oynayacak. zaten geriye doğru bir inceleme yaparsanız ligi forse ederek şampiyon olmuş takımların genellikle çift yabancı stoperle (en az bir) oynadığını görürsünüz. türk kontenjanını doldurmanın en mantıklı yolu türk vatandaşı olup avusturya, almanya, isviçre gibi ülke milli takımlarında forma giyen oyuncuları takıma kazandırmaktır. Karşıyaka Beko Servisi

Beko Servis Merkezi Karşıyaka

maçlar 45 dakika olsa yenemeyeceğimiz takım yok. bu süreyi 60-70 hatta 90'a çıkarabilecek kadroya da sahibiz aslında. yıllardır neden 2. yarıya 3 değişiklikle çıkılmadığını merak etmişimdir. tamam sakatlık, kırmızı kart felan olabilir ama risk almaya değer bence. netekim beşiktaş yedekleriyle bu olayı kaldırabilecek nadir takımlardan. orta sahadan 2 oyuncu ve forvetten bir oyuncu değişikliği yeterli olacaktır. kişiler de belli zaten. ernst, manu fernandes, bobo. 30 ocak 2011 ibb beşiktaş maçı gösteriyor ki defansta çok ciddi sorunları olan takım. yani ibrahim akın biraz becerikli olsa 2-3 gol daha olması kaçınılmazdı. hücum hattı çok iyi olsa da defanstan oyun kurarak çıkamadığından çok fazla arkaya adam sarkıyor ve çok rahat kaleciyle karşı karşıya kalıyor rakip takımlar. bu konuda ne yapılır bilinmez ama bu kadar transfer yapmışken transfer sezonu bitmeden iyi bir defans almazsa aldığı yıldız oyuncular da boşa alınmış olacak gibime geliyor. Karşıyaka Beko Servisi z.ö.e: doğru çıktı, neyse doğru söyleyen 9 köy falan filan.

Karşıyaka Beko Özel Tamir Servisi

bu sene ilk kez yabancı konusunda kendini geliştirmek isteyen, hırslı ve hedefi olan transferler yapan takım. bundan önce aldığı yabancıların çogu komşumdu hatta yan evimiz beşiktaş klübünün olduğundan ailton, kleberson yan komşumuzdu onun dışında youla'dan gir delgado'dan çık hep bizim sitede oturmasına rağmen bir kere spora gelirken görmedim hatta hep partilerinden falan rahatsızlık verilerdi ancak bu sene simao sabrosa hugo almeida, ricardo quaresma, manuel fernandes hepsi maç öncesi ve maç sonrası spora Karşıyaka Beko Servisi geliyorlar mesela dünkü 26 ocak 2011 beşiktaş trabzonspor maçının sabahı simao sabrosa spordaydı ve demin de hugo almeida ve ricardo quaresma sporda çalışıyorlardı. dün kritik maçları olmasına ve kazanmalarına rağmen bugün çalışan oyuncu başarılı olur daha da faydalı olurlar bu takıma.

Beko Servisleri Karşıyaka - 444 14 94

trabzon maçı öncesi (bkz: 26 ocak 2011 beşiktaş trabzonspor maçı) yapılan yorumlara bakıyorum ve kafam karışıyor. herkese nasip olmayan beşiktaşlılık bu muydu diyorum kendi kendime. yıldızlarla dolu bir beşiktaşla övünmek. oysa geçen yıllarda renkli takım taraftarları "bir insan niye beşiktaşlı olurki?" veya "yasinle ohenle şampiyon mu olcaksınız" gibi yorumlar yaptıklarında, böyle bi mutlu olurdum. ulan derdim kendi kendime gurur duyulacak bi takım tutuyorum ben. başarının şampiyonluğun değil gönül bağının ve duygunun ön planda olduğu takımı tutuyorum ben. tabi bu düşüncelerimi onlarla paylaşmazdım. çünkü istemezdim hak vermelerini ve bu saçma cümleleri kurmayı bırakmalarını ki aradaki fark hep kalsın. Karşıyaka Beko Servisi şimdi bakıyorum "siz bu kadroyla nası başa çıkacaksınız" veya "jaja ve alanzinhoyu, gutiyle simaoyla nası karşılaştırıyo bu trabzonlular" tarzında nameler yükseliyor beşiktaş taraftarından. elindeki güçlü kadroyla övünmek güzel tabi. lakin bunu diğer güruhları ezmek için kullanmak genelde o güruhların yaptığı eylemdi. tv de maç izlerken ofsayt kokan bir beşiktaş golünün ardından, pozisyonun tekrarı ekrana gelirken "allaam noolur ofsayt olmasın" veya beşiktaş lehine verilen penaltının ardından "işallah penaltıdır yaa" gibi tepkilerin adamıdır benim bildiğim beşiktaşlı*. diyeceğim odur ki, neden beşiktaşlı olduğunu unutma. iki gün sonra elinde gutiler q7ler kalmayınca gene bu duygulara sarılacak olursan, sana gülecek bu renkli güruh. "nooldu" diyecek. bu güçlü ve de heycan verici kadro varken çizgiyi bozmamak daha da büyütecektir beşiktaş taraftarını. bir de bana şunu demeyin arkadaş, "ya bırak biraz tadını çıkaralım,

Karşıyaka Beko Servisi

sırt reklamını kaldırarak çok iyi yapmış takımımdır. o lanet cola turkayıda değiştirirlerse bizde rahatça forma alabileceğiz. yalnız statta çalan şarkılar efsane kötü. vokaller altyapılar, utandım resmen. daha iyisi yapılabilir, yapılmalıda. insan istiyor ki takım böyle klasman dışı iken reklamları, şarkıları, stadı da kaliteli olsun. neyse ki taraftarımız şahane. Karşıyaka Beko Servisi buca maçının kıyasa kaynak olarak gösterilmemesi gerektiğini düşündüğüm takımım. zaten buca maçında böyle oynanmasının sebebi o. sen dinamo kiev maçına böyle çıkarsan follofoş ederler seni. evet hücumda etkiliyiz ama barcelona olmadığımızı da biliyoruz. yani demek istediğim hücum silahlarımız doğal olarak onlar kadar iyi değil ve bu stratejiyi her maçta uygulayamayız. bu stratejiyi uygulamadığımız maçta da doğal olarak böyle oynayamayız. manchester city karşısına böyle çıksak adamın götünde 2 ünite kan çekerler valla. yani uzun lafın kısası; bugün rakip buca olduğu için schuster kanat beklerini ismail ve hilbert gibi ileri gidip defans konusunu pek sikine takmayan bekleri tercih etti, bu yüzden 2 kişilik defans hattımız orta saha çizgisindeydi, bunun yüzünden ilerde daha kalabalık olup buca defansının kilidini açmamız "çok" kolay oldu. evet bu şekilde oynamadığımız maçlarda da kilidi kolay açabiliriz ama bu kadarı bir daha zor gelir gibime geliyor. zaten bu tarz bir oyun bir daha koyamayız ortaya. bu motive olma durumu bu şevk bu hırs bir daha bir araya gelmez. yeni transferler ilk defa sahaya çıktılar taraftarlar stadı doldurmuş kudururcasına bağırıyor falan. anca derbi maçlarında olur bu atmosfer. o zamanda da transferler belli bir doyuma ulaşacakları için bugünkü iştah ile oynayacaklarını pek zannetmiyorum. mutlaka ki yardırcaklar ama bugünkü performans gerçekten çok özel bir performanstı. tribünde ağlıyordum neredeyse o oynanan topu görünce.

19 Temmuz 2012 Perşembe

Buca Bosch Servis Merkezi - 444 14 94

yaptığı sınavlarda hatalı soru hatalı kılavuz hazırlamayı nasıl başardıklarını -hala- anlayamadığım kurum. arkadaş yıllardır bu sınavları siz yapıyorsunuz hala mı öğrenemediniz nasıl olacak bu iş ? yeminle aklım almıyor ,algılayamıyorum ' ehe bi unutkanlık olmuş' gibi bi mazeret duyunca iyice delleniyorum. tek yapmanız gereken iş sınav la sınav. sınava bağlı olarak cevaplar ve puanlar alınan puanlara ve tercihlere göre de sıralama ve yerleştirme yapmak. ki sorular dışında alayını zaten bilgisayar ile hallediyorsunuz.(halledemiyorsunuz) Buca Bosch Servis Merkezi - 444 14 94 sınavlara girişlerde kopyayı önlemek ve herkesin "huzur" içerisinde işini görmesini sağlamak için yaptığı enteresan uygulamalarla bana george orwell'in hayvan çiftliği'ni sık sık anımsatan kurumdur. orada da domuzlar "daha eşit ve adil" bir toplum için kurallar koyuyordu, daha sonra kuralları gene zaman içinde "herkesin iyiliği için" değiştiriyordu. çiftlikteki diğer hayvanlar da olanı biteni fark etmek yerine değişen her kuralı anlamadan, sorgulamadan kabul ediyor; ona göre hareket etmeye başlıyordu. misal bugün sabah üds'ye girmeden önce kendimi "acaba su şişesinin ambalajını bu sefer söksem mi, sorun çıkar mı gene" diye düşünürken buldum. bir de sınavlardan sonra insanların birbirine "vay efendim o alyansıyla girmiş, ben niye giremedim; o iki tane bir lira sokmuş içeri, benimkileri neden almadılar?" falan dediğini gözlemleyince iyice pekişti bu düşüncem. tabii bu insanların amacı ötekine çamur atmak yerine, farklı yerlerde yapılan güvenlik uygulamalarındaki tutarsızlığı eleştirmek; bunun farkındayım. gene de içine düştüğümüz durum sanki bu sistemin her yerde tam bir kesinlikle uygulanmaya devam etmesini istiyormuşuz gibi bir hal yaratıyor bazen... "ben mağdursam, o neden değil?" diyormuşuz gibi oluyor. o da ayrı bir ironi...

Buca Bosch Servis

19 aralık 2010 tarihli yapılan ales sınavında kesin kanaat getirdim ki amacı çoktan şeçmeli bir sınav yaparak değil, sinir harbi yaparak insanları değerlendirmek olan kurum. bunu nasıl yaptıklarını ilgili başlıkta uzun uzun anlatmış arkadaşlar zaten. gördüklerim ve okuduklarım sayesinde şu sonuca ulaştım ben; zamanında emrullah efendi tarafından şaka amacıyla söylenen “şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim” sözünü ciddiye almışlar. keske biz olmasaymışız. cebimizde bozuk para, evimizin anahtarı, kemerimizin tokası vs. hepsi bir tarafa kalem, silgi bile olmadan sınava geleceğimize bize de “gelmeyin arkadaş” deseler ne güzel olacak di mi. o zaman ösym ne biçim de yapar sınavı. Buca Bosch Servis

Karşıyaka Beko Servis Merkezi - 444 1 494

daha az önce sitesine girip kpss önlisans sonuçları nezaman açıklanır diye duyuru varmı kontrol edeyim dedim. adresi yazıp enter a bastığımda siteye bağlanmayıp servis meşgul uyarısında bulundu. 4 kez denedim aynı uyarı. ulan predecessor sonuçlar bugün açıklandı herhalde ama sen hala duyuru arıyorsun aferin çok sorumlu birisin dedim. heyecan bastı birden, gereksiz bi telaş falan derken siteye girdim sonunda. ama ne göreyim. hiçbir sonuç açıklanmamış. artık sitesi kendini aşmış bulunuyo. sıradan bir günde dahi siteye girilemez oldu... Karşıyaka Beko Servis Merkezi - 444 1 494

Karşıyaka Beko Servis

yapmis oldugu sinavlara adaylari alirken igneden iplige her seyi aratan ancak sinavda turbani serbest kilan kurum. neden cunku turbanlilar kopya cekmez onlar namus timsalidir ve turbana uzanan eller kirilsindir. peh peh pehhhh... Karşıyaka Beko Servis teknik olarak sac topuzunun icine verici turbanin altina kamera kulaginin en dibine dinleyici takmasi mumkundur. turbanli olan bir adayin kopya cekmesini engellemek mumkun degildir.

18 Temmuz 2012 Çarşamba

İzmir Karşıyaka Servisi

kürdistan imparatorluğu gibi ütopist bir saltanatı benimseyip, varlığını kabullenmiş ve bununla da kalmayıp renk mukayesesine girerek, formasında ay yıldızı barındıran koca bir takımın, klavyesinin üzerindeki spermi kurumamış bir takım barzo ve renklerinin ne olduğunun hiç mühim olmadığı herhangi bazı taraftarların döl israfı olduğunu gözümüzün içine sokmuş, parmak ısırttırması bir yana göte parmak sokturup, ardından kırmızı pvc mühürle götü halka kapattıran takımdır. takımımdır. kimsenin sallamadığı uefa kupasını kazandığı için kendisini dünya tarihinin en büyük takımı sanan vasat anadolu kulübü. tesadüfen kazandıkları bir kupayı 12 yıldır kutlamaları skandaldır, türk futbolu için utanç vericidir. dünyada büyük takım olduğunu iddia ettiği halde 12 yıldır aynı kupayı kutlayan tek takımdır ayrıca galatasaray. duruşuyla, başarılarıyla, takımıyla, taraftarıyla, tarihiyle, eğitim kurumları ve kültürüyle türkiye'nin en büyük ve en fazla sempatizan sahibi takımıdır, takımımdır. * * * * ezeli rakibi * olacak takımın taraftarları sürekli "herkes bize düşman" diye ağlarken o taraftarlar galatasaray'a çamur atmadan önce biraz da kendisine bakmalıdır. herkes size kıl oluyorsa belki sizde de sıkıntı vardır, siz hariç herkesi şikeci çirkef bukelamun olarak nitelemeniz belki sizi itici yapıyordur sevgili angry birds.

Buca Bosch

tuncay-appiah-aurelio-anelka orta sahasından; ertuğrul sağlam ve bursaspor'a döndü. bursasporlu futbolculardan da, ertuğrul sağlam'dan da daha inanmış vaziyette. yakında, rıdvanca'yı, fb tv'den, bursaspor tv'ye taşırsa, şaşırmam. o derece kararlı bir hali var. ''ertuğrul'' diyor, ''kaldı 9 maç, 5'i içerde'' diyor, başka bir şey demiyor. Buca Bosch güntekin onay: maç hakkında hakkında açıklanmış nihai bir karar yok hocam. bursaspor'a 3 puan yazmamız, yanlış olabilir. rıdvan dilmen: kararı beklemeye gerek yok güntekin. bursaspor, 3 puanı almıştır. fikstürüne baktığımız vakit, önü de gayet açıktır. ertuğrul kardeşimi tebrik ediyorum. g: gene de kararı beklememiz daha sağlıklı olur hocam. belki 17.dakikadan itibaren de oynanabilir, bilemeyiz. r: ne 17. dakikası güntekin! oldu olacak fırıncılara söyleyelim ekmek de vermesinler bursaspor'a. 3 puan camiaya hayırlı olsun. valla, ertuğrul kardeşimi de tebrik ediyorum. muazzam işler yapıyor.. g: maç gelmiş hocam. r: şampiyon olsalar da olmasalar da bu sezonun şampiyonu bursaspor'dur. ertuğrul sağlam'ı tebrik ediyorum, çok büyük işlere imza atıyor bursa'da. g: hakan uyarıyor hocam, maç gelmiş. isterseniz bi maça gidelim? r: futbolculuğunda da efendiydi, başarılıydı. teknik direktörlüğü de öyle. valla ne yalan söyliyeyim, çok başarılı buluyorum ertuğrul hoca'yı. bursa'da ço...

Buca Bosch Servis

bu gece ntv ekranlarında 14 mart 2010 galatasaray ankaragücü maçını yorumlarken nedense yüzünden düşenin bin parça olduğunu gördüğümüz fenerli yorumcu. niye bu kadar üzgün ki acaba... alla alla... sırtındaki forması belli olan yorumcu. kendisi galatasaray yense bile bir türlü övmeye dili varamıyor. izleyici olarak galatasaray maçı kazandığında onu dinlemek ekmek kadayıfı, fenerbahçe yenildiğinde dinlemek ise kaymaklı ekmek kadayıfı. Buca Bosch Servis nasıl yazılmamış hayret ettim. güntekin'le arasında (dün) akşam müthiş bir diyalog geçti. rıdvan hoca, "geri kalan maçlarda 10'da 10 yapsa şampiyon olacak tek takım galatasaray" dedi. bursa'yı yenerse diye açıklama yaparken güntekin araya girip patlattı "bursa da 10'da 10 yaparsa şampiyon olur". rıdvan'da bir inatlaşmadır gitti. bir yandan lafını geri almamak için öyle taklalar attı ki daldan dala atlayıp bağlayamayınca çareyi "anyway" tarzı bir bağlaçta buldu. koyulunca youtube'de bir yerlerde izleyin. güntekin, lafım sana: "bozma hoca'yı, bir gün fena dalacak bak.". hoş güntekin bu (bkz. ben düşündüm), egosu yüksek, buldu mu affetmez.

Karşıyaka Beko

tek ayrıcalığı ntvspor'dan konuşmasıdır şu an. beni de koysalar bağış erten'in, güntekin onay'ın, fuat akdağ'ın, ersin düzen'in ve bilimum kaliteli spor adamının yanına ben de çok şık dururum kesin. al rıdvan'ı koy trt'de hakan şükür'ün karşısına bak ne oluyor, ikinciye izlemezsin. mehmet demirkol, fuat akdağ'ın karşısına oturmadan kaç kişi ciddiye alıyordu allah aşkına, adamın saati belli programı var ntvspor'da şimdi ve herkes biraz da olsa saygı duyuyor. ve yavaş yavaş suyunun da ısındığını düşünüyorum şeytanın. her lig maçından sonra fbahçe odaklı yorum dinlemek sıkıyor Karşıyaka Beko insanı. bir beşiktaş ya da galatasaray maçından sonra detaylı analiz bulmak mümkün değin, rıdvan geyikte nasıl olsa. fbahçe yenilirse zaten açmak gelmiyor insanın içinden, laf ya delgado'ya ya dos santos'a geliyor ne alakaysa. kendi yönetimini eleştiremiyor, etrafındakilerin çizdiği sınırda cambazlık yapmaya çalışıyor. ntvspor sadece fbahçe maçlarının arkasına rıdvan'ı koyarsa izleyenlerini biraz daha memnun edebilir.

Karşıyaka Beko Servis

13 mart 2010 gençlerbirliği fenerbahçe maçı'ndan sonra yaptığı yorumda büyük takımların ne kadar yanlış iş yaptığını sorgularken; fenerbahçe, beşiktaş ve galatasaray taraftarlarının mutlu olup olmadığını soran adamdır. belki okur burayı, kendisine cevap vereyim: bu sezon, önceki sezonlarda izlemediğim kadar galatasaray maçı izledim (resmi maçlarından sadece ikisini, onlarda da yolda olduğum için izleyemedim). etrafımdaki bir çok galatasaraylının da maçlara olan ilgisi arttı. sadece yapılan transferler olamaz böyle bir şeyin sonucu. galatasaray taraftarı tabii ki daha fazlasını isterdi Karşıyaka Beko Servis (her takımın taraftarı gibi) ama, galatasaray taraftarı son on yılın en memnun sezonunu geçiriyor. sebebi başarı değil (çok da başarılı değil bu sezon galatasaray), sebebi frank rijkaard'ın gelişi ve arda turan'ın galatasaray'ın kaptanı olması'yla birlikte değişen takım duruşu. yapılan başarılı transferler de rıdvan'ın o hep bahsettiği marka değerini kat kat artırdı. o yüzden galatasaray taraftarı, bu sezon şampiyon olamasa da memnun takımından. tek beklentisi, çok özledikleri şampiyonlar ligi.

Ambrabat galatasaray'da

bu takimin bu hale gelmesinde o kadar cok hata var ki! oncelikle cok cok sabirsiz bir yonetim kurulu var galatasaray'in. eskiden fenerbahce'nin yaptigi turden sabirsizliklarla elindeki mali mundar ediyor. elano'yu mundar ettiler, dos santos jo transferleri de cok kotu yonetildi, nonda'nin yollanmasi vs surekli fazla is yapilarak var olan kurulmus duzen alt ust ediliyor ve aninda basari bekleniyor. bu sene avrupa ligi programi, lig programi bastan belli olmasina ragmen sezonu bircok takima gore daha gec aciyor. transfer konusunda belirsizliklerle giriliyor sezona. bence en dehseti de son 2-3 yildir artik hicbir buyuk takimin yapmadigi bir sacmaligi yapiyor. tum hazirlik maclarini amator ekiplerle yapiyor. nasildi ama degil mi hazirlik maclari, mehmet batdal her mac 2-3 gol atiyordu. atsa ya simdi her mac 2-3 golu. neden boyle bir sacmalik yapildi. o hazirlik programini kim organize ettiyse ciksin ve sorumlulugu uzerine alsin. futbolculara bakiyoruz, kimse formda degil. alinan oyuncularin tamami sakat. en bastan anlasip da antrenman yaptirsan isi kurtaracak tek adam vardi, kewell. ama sen onunla da zamaninda anlasmadin, adam geldi, 3 idmanla cikti, elinden geleni de yapti ama o da sakatlandi. daha mac yapmadan bu kadar cok sakatlanan bir takim var mi? ayrica sik sakatlandigi bilinen bunca oyuncu neden alinir? gokhan zan'in sakatlik gecmisi belli. aliyorsun, cok buyuk transfer gibi lanse ediyorsun. sonuc, adam yine hep sakat. serdar ozkan gibi bir oyuncuyu aliyorsun, yere saglam basmayan sadece calimi dusunen mental olarak gelisim yapamamis bir adam. bu adamlar is yapsa besiktas cok iyi takim olurdu. bugun parma maniac'in blogunda da yazdigi gibi elindeki muzmin sakatlar yetmezmis gibi gidip bir de thomas rosicky'e talip oluyorsun. ha bir o eksik, o da gelsin, sonra da "allah allah bu da sakatlandi" diye sasirirsin. bir takimin bir omurgasi olmali. eskiden galatasaray'da bu omurga vardi. o yuzden besiktas ve fenerbahce yuksek paraya aldiklari turk futbolculara asama yaptiramazken, galatasaray bunlardan maksimum verim alirdi. bu nedenle galatasaray yapilan turk transferlerde hep kendine guvenli olurdu. simdi omurga gitmis ama taraftarda bu tur transferlere karsi hala anlamsiz bir guven var. gokhan zan besiktas'ta olmadi ama bizde oynar, serdar ozkan bizde is yapar, mehmet batdal bizde ibrahimovic olur. ama olmuyor, cunku takimin omurgasi, karakteri yok. takimin oturmus bir oyun karakteri olsa, gelen oyuncu o sistem icinde iyi yonlerini gosterecek, kotu yonleri siritmayacak, zamanla kendini gelistirecek. ama bu yok, ustune cogu oyuncu formsuz ve daha kotusu alternatifleri de olmadigindan hepsi oynuyor. cunku gerekli genislikte bir kadro da kurulmamis. galatasaray takimina sahada bir karakter lazim. gerektiginde sertlikle, gerektiginde yilmamasiyla uc pas ust uste yapacak bir omurga lazim. arda turan bu karakteri tek basina verme gorevini kaldiramadigini gosteriyor ama hala onun onderliginde bir galatasaray pesinde kosuluyor. ki kaldiramamasi da normaldir, genc bir futbolcuya bu cok agir ve anlamsiz bir sorumluluk. su saatten sonra yapilabilecek en iyi is rijkaard'in istedigi 3 oyuncudan alinabilecekleri transfer sezonu bitene kadar almak ve sabretmek. sacma sapan "avrupa'da final", "tum maclarda galibiyet" degil de oncelikke "5-6 pas ust uste yapabilmek" seklinde bir hedef koymak. sabirli olup, takimin artik mac oynaya oynaya form tutmasini, sakatlarin iyilesmesini beklemek. yoksa su saatten sonra bir defa her sey alt ust edilirse (hoca kovma, kadro disi birakma vs) bunun icinden ne maddi ne de psikolojik olarak bu takim cikamaz.

17 Temmuz 2012 Salı

Bosch Servisi Güzelbahçe

adam gibi cezası ne ise kabul edip çekememiş klüptür. ne olurdu pazarlıklar peşinde koşacağına adam gibi düşüp tekrar çıkmak. şimdi çok daha kötüsü olacak büyük ihtimalle. hoşçakal fenerbahçe. şike yapanları sahiplenmesi değil dışlaması gereken takım. ama burası türkiye. yani yine bir türkiye seninle gurur duyuyor vakasını yaşatan taraftar gurubuna kalmış kulüp. Bosch Servisi Güzelbahçe 600 yıl dünya'ya adalet dersi veren bir medeniyetin torunları olan bu milleti, adaletin sağlanması için yabancılardan meden ummaya mecbut bırakmış takımdır.. evet şike filan yok.. spor tarihimiz boyunca da olmamıştır böyle bir şey. evet türk futbolu sütten çıkma pürü pak ak kaşık. evet dahili ve harici düşmanlar birleşip ülke futbolunu ve fenerbahçe'yi bitirmeye çalışıyorlar. evet son derece dürüst, ahlaklı ve sağduyulu taraftarlarla dolu bir ülkede yaşıyoruz.. kedidir kedi.. kesin kedidir !
şu son açıklamasıyla anlıyorum ki, kulübümüz artık çaresizlik içersinde ve yapacak hamlemiz kalmamış. efendim 11 aydır türk futbolunu düşündüğümüz için şöyle de böyle diye açıklamalar var ancak ben, fanatik bir fenerbahçe taraftarı olarak 11 aydır gözyaşı döktüm, afedersiniz ama sokayım türk futboluna, türk futbolunun sadece bizim mi derdimiz oldu arkadaş? bu şike muhabbetlerinden önce de böyleydi, aziz yıldırım'ın hemen her demecinde türk futbolunu geliştirmekle alakalı beyanatları vardı, kardeşim banane türk futbolundan yahu ben fenerbahçe'mi düşünürüm beni ilgilendirmez türk futbolu falan. Bosch Servisi Bayraklı başta aziz yıldırım olmak üzere, beceriksiz yöneticilerimiz yüzünden bu rezil hallere düşen biricik aşkımız, fenerbahçe spor kulübü.

Bosch Servisi Konak - 444 1 494

"19 maç iddiası ile başlayan bu oyun, geri adım atıla atıla önce 13 maça sonra 8-9 maça şimdi de 3-4 maça inmiştir." şeklinde 1 paragrafına rastladığım açıklama. be arkadaş, savcı hala seni 12-13 maçla suçluyor. 2-3 maça indiren senin kurduğun tahkim. ancak bu kadar indirebildiler. bu yüzsüzlüğü yapmak ancak sana, şikeci yöneticilerine ve azizim müridi taraftarına yakışırdı. tebrikler. Bosch Servisi Konak defolun gidin hangi lige gidiyorsanız, biz sizden usandık.

Bosch Servisi Karşıyaka

ama şike yapmış bir takım olsa bile fenerbahçe de fenerbahçe taraftarı da sizin gibi "içi nefret dolu olan insanlardan" daha iyidir. en azından fenerbahçe taraftarı ne yapıyorsa sevdiği için yapıyordur. fenerbahçe taraftarının sevmediği birisi, birileri varsa da fenerbahçe'ye zarar vermeye çalıştıkları içindir. Bosch Servisi Karşıyaka sonuç olarak fenerbahçe de fenerbahçe taraftarı da, etraftakilerin ne söylediklerine değil kendi bildiğine göre hareket eder.

Bosch Servisi Karabağlar

yıllardır fenerbahçe'ye gönül vermiş bir futbolsever olarak ne yazıkki ilk defa yaraladı beni takımım. utandırdı resmen. umarım bu yara kapanır. ezeli rakip taraftarları da anlar bizi ve fazla uzatmaz bu şike muhabbetini.taraftarlarının olduğu iddia edilen bir olayın, topluma sunulma, ele alınma ve sonuçlandırma tarzlarından dolayı işkillenmesine hak verdiğim kulüp. Bosch Servisi Karabağlar ancak ne olursa olsun, gsnin kadrosunu gazetecilerden istemeye çalışan, tarla muhabbetini yapan birisinin arkasında durmalarını haklı bulmadığım, savunmadığımı belirtmem gerek. takımlarımızın * * * adını kirletenlere karşı olmak yerine arkasında durmak nedir ??

Bosch Servisi Gaziemir

'biz şike yapmadık olum, aziz başganımıza devlet komple kurdu' diyen taraftarının şikeyi artık inkar edemediği klüptür. ne acıdır ki bu güzide klübümüz şike yapmış ve şikesi mahkemelerce tescillenmiştir. bundan sonra kalan ömrünü tescilli şikeciler olarak tamamlayacaktır. işin enteresan tarafı bu klübün sevgili taraftarları ( kardeşim dahil ) kendilerini bu durumlara sokan başkanlarını ayakta alkışlamış, cezaevinden evine omuzlarda götürmüştür. Bosch Servisi Gaziemir iyi ki fenerbahçe taraftarı olmamışım ki bu eziyetleri çekmiyorum.

11 Temmuz 2012 Çarşamba

Beko Servisi Konak

bu sene sampiyonlar liginde youtube'a yeni gurur verici icerikler eklemesini cani gonulden istedigim azgin karadenizimin firtina takimi. hep sampiyonlar ligine efsanevi hamili, unalli, sotali ya da fatihli, gokdenizli, yattarali kadrosuyla katilmasini istemisimdir ama kismet burakli, adrianli, brozek kardeslerli, zokorali kadroya nasip olmustur. ama kadro ne olursa olsun bu kadronun basinda gormeyi isteyecegim tek teknik adam senol gunes'tir. basarilar trabzonum. Beko Servisi Konak bir an önce şampiyonlar ligi için yaratıcı ortasaha ve forvet oyuncusu alması gereken takım. tahminimce bu kadroyla 4 puan ancak toplayabilirler. bu süreçte yönetiminin takındığı tutumu çok beğendiğimi söylemek istediğim kulüp. biz taraftarlar bile bu noktada resmen "haha noldu lan fener" moduna geçmişken yönetim ve şenol güneş aklı başında açıklamalar yaptı. onlara bu yüzden teşekkür etmeyi borç bilirim.

Beko Servisi Bayraklı

emek hırsızlarının hala saldırdığı takım. yok 2 metre geriden penaltı kazanmışız cart curt. ota boka penaltı kullanıp, maç satın alıp, şike yapıp şampiyon olan takımın taraftarısın bir de konuşuyorsun. dur hele o şampiyonluk da el değiştirecek daha. geçen sezon ceza sahasının 2 metre dışından penaltı kazanabilen, bu sene de ön elemesinde elendiği şampiyonlar ligi'ne direkt katılabilen, imkânsızları başaran kulüp. tebrikler. Beko Servisi Bayraklı başkanı ve bir sürü yöneticisi hapiste olan takım. yargısız infaz kurbanı olan takım. savcı, mahkeme, medya, uefa hiçbiri bizi sevmiyor. masumiyet karinesi diye bir şey var ühü ühü... yok lan bir an karıştırmışım. şikebahçe sağolsun, güle oynaya şampiyonlar ligine gidiyor.

Beko Servisi Karabağlar

hiç kaçarın yok, hiç mazeretin yok. sen bu takımı şampiyonlar ligi için kurdun. hatta şampiyonlar ligi gruplarına varana kadar "bu kadroyla iki ön eleme geçerim ben" diyerek kurdun. hatta daha da detay olarak, önce benfica'yı, ardından bayern münih, villarreal, arsenal, olimpik lyon ve udinese takımlarından birini geçeceğin stratejisiyle sen bu takımı kurup transferleri yaptın. şimdi tabii ikinci torbadan cska moskova'yı, üçüncü torbadan basel'le bate borisov'u beklemeler başladı. cuma öğlen "şanssız kura" "hay şansımızı şeyediim" gibi söylemleri bol bol duyacağız nasılsa. Beko Servisi Karabağlar merak ediyorum brozek biraderlerle glovaçki'yle giray'la filan şampiyonlar liginde ne yapacaksın. ahımızı aldın, çıkacak ahesta aheste. (bkz: ağlama şenol) ps: bunları yazan kombine sahibi bir fb taraftarı. ama hem türk takımlarına destek olmak, hem de ülke puanının artmasına bir nebze katkıda bulunmak için biletini almış, tt arena'da trabzon'u desteklemek için bilbao maçını bekliyordu. yani demem odur ki eksi oy verin tabii ki ama hiç olmazsa ana bacı küfretmeyin.

Beko Servisi Gaziemir

şiji de mi şikeyle yendik panpa diye büyük takımlara karşı olan 3 galibiyetini kastederek aslında şampiyonluğu sonuna kadar hakkettiklerini savunanlar var. bir de 8 büyük maçtan, 7 galibiyet 1 mağlubiyet ile ayrılan bir takım var. Beko Servisi Gaziemir bugün uefa trabzonspor'u şampiyonlar ligine göndermemiş, şampiyon ilan etmiştir. kupanızı dereye mi atarsınız, çevirip kocaman götünüze mi sokarsınız, selpak ile beraber diğer peçete firmalarını tek çatıda toplayıp kendinize sponsor mu yaparsınız bilemiyorum da hepinize tokat gibi cevabı çok çok seneler önce bir filmde kadir

Beko Servisi Güzelbahçe

evet, trabzonspor masum bir melektir. geçen sezonki performansı da barça kadar olmasa türkiye standartlarında destansıdır. hayır, eziğin önde gideni sensin. ayrıca senin olmayanı, haksızca gaspettiğini hangi akılla, vicdanla başkasına veriyorsun diye sorarlar adama. kaldı ki vermemek için yapmadığın maymunluk kalmayan şeyleri sanki kendin veriyormuşsun havalarına girmen de ayrı bir trajikomik. evet, uğradığım haksızlıktan dolayı içlenmiştim. ayrıca uluslararası standartlarda da tescil edildiği üzere liselinin hası sensin. ha bir de ağırlık falan demişsin, burada koptum işte. Beko Servisi Güzelbahçe

Beko Servisi Bornova

olası bir uefa yaptırımından korkulması nedeniyle, fenerbahçe'nin yerine şampiyonlar ligi'nde yer almasına karar verilmiş kulüp. bu, bana kalırsa, şu demek oluyor: biz fenerbahçe'yi almasak daha iyi, ne olduğu belli değil. onların yerine trabzon gelsin oynasın. Beko Servisi Bornova buradan da, grup aşamasını en azından uefa nazarında hak ettiklerini çıkarabiliriz. sürekli şikeyle ilgili basın açıklamaları nedeniyle ben de acayip uyuz olmuştum, "ulan dik durun" demiştim ama şimdi hak ettikleri yere gittiklerini düşünüyorum. neden? uefa "gelin lan" dedi. bu ne demek? bu takım o turnuvada yer almayı hak etti demek. bu kadar basit. değil mi? onuru varsa oynamayı kabul etmezmiş. asjfhsfh. ulan takımının avrupa kupasında mücadele etmesini istemiyor uefa, hala onuru varsa falan diyorsun millete. ayıp be.

10 Temmuz 2012 Salı

Arçelik Servisi Bornova

sabah sabah gulmekten sicirtan insanlara sahip ulke. bu sabah ise gidiyorum sakinim..dar bir sokak,sagli sollu kucuk dukkanlar birkac kafe arasindan salina salina..derken arabadan bir kadin iniyor ve sokaktan hizli adimlarla geciyor..akabinde kafede oturanlar,dukkanindan firlayan esnaflar direk arkasini donmus yurumekte olan kadinin gotune odaklanip son derece ciddi bir ifade ile birbirlerine yorum yapiyorlar.. -ohh bello bello.. Arçelik Servisi Bornova donup tekrar bakiyorlar..hani bi yanlislik olmasin guzel mi degil mi yanlis karar vermeyelim diye.. lan butun sokak mi doner bakar?? bazilari benim gozume bakiyor yorum beklercesine, dudagimi buzusturup basparmagimla harika isareti yapiyorum. yasli esnaf elinde bi kagit parcasi ve ciddi bir surat ifadesiyle beni onayliyor. sonra herkes isine gucune kafedeki muhabettine geri donuyor..

Arçelik Servisi Güzelbahçe

1922-1937 arası avusturya'yı almanya'ya kaptırmamak için büyük mücadele vermiş ülke.ki hitler'in iktidarına kadar, ingiltere ve fransayla bölgesel ittifakalara girerek başarılı da olmuştur. durumun tersine işlemesi 33'de hitler'in iktidara gelmesiyle başlar.mussolini avrupa'da yeni bir faşist devletin ortaya çıkmasından başta memnun gibi görünse de avusturya'nın hamiliğini kaybetme ihtimali içini kemirmektedir.lakin hitler'in barış dolu ve anchluss karşıtı söylemleri bu tedirginliği kırar. Arçelik Servisi Güzelbahçe rahatlayan mussolini avrupa'nın bekçiliği görevini habeşistan'a saldırarak savsaklar, ingiltere ve fransayla dostluğu bozar,güç merkezini afrikaya kaydırır.almanya habeşistan saldırısına tepkisiz kalır ve italya'yla yakınlaşır.avusturya'nın bağımsızlığı için yapılan ingiliz,fransız,italyan ittifakı sona ermiştir. ispanya iç savaşında silah arkadaşı olmaları,alman-italyan yakınlaşmasını sağlayan ikinci gelişmedir .savaş kazanılır ve italya birkaç ay içinde avusturya'nın bağımsızlığını artık önemsemediklerini belirtir. az bir zaman sonra ikinci dünya savaşının çığırını açacak anchluss gerçekleşmiştir.

Siemens Servisi Karşıyaka

zamanında cemal nalga olayından dolayı cezasını paşa paşa çekmiş, üzüntüsünü yaşamış ve bu onursuzlukları yapanları anında bünyesinden çıkarmış kulüp. şu an onları alkışlamıyoruz yani. Siemens Servisi Karşıyaka işte bu noktada seninle benim aramda kocaman bir fark var. zamaninda gercek bir durus gostererek cemal nalga'ya tufan ersöz formasi giydirenleri kendisinden uzaklastirmis kluptur. bakiyorsun bi yanda hazirlik macinda cezali oyuncu sokanlari uzaklastiran bir kulup, diger yanda sike yapanlari mahkeme cikisi karsilayan bir klup. farklari burada yatiyor heralde. edit: adam olacaksın, yiyemeyeceğin yarrağın altına yatmayacaksın. ne o öyle entry silmeler falan?

Arçelik Servisi Bayraklı

fenerbahçelilerin ve beşiktaşlıların şikelerinin ispatlanmaya başlamasından sonra " amaa onlar da kesin yapmıştır bence ühühühü" diye ağlayarak saldırdığı kulübüm. kardeşim her şey ortada yargı bütün kulüpleri kapsadı da bir galatasaray'ı mı es geçti? azıcık haysiyet azıcık onur ya. türkiye'nin en temiz, en ak, en büyük ve en başarılı spor kulübüdür. bu yıllardır her gün kanıtlanıyor ama, bu gün alınan mahkeme kararlarıyla da tescillenmiş oldu. Arçelik Servisi Bayraklı galatasaraylı olmakla çok doğru bi karar vermişim. eğer zamanında fenerbahçe'yi tutmuş olsaydım belki çoktan bırakmış olurdum ama, tek bi şey var, bırakmış olsam bile yüzüm kızarırdı ''ben bu takımı nasıl tutmuşum ulan'' diye.

Arçelik Servisi Konak

geçen seneki gibi forlan, reyes diyip sercan yıldırımı, ronaldinho diyip necati ateşi alır (demba ba diyip umut bulutta olduğu gibi) ve melonun transferini yapamazsa bu transfer döneminde yönetimin kan kaybedeceğini düşünüyorum bir galatasaraylı olarak. sen şampiyonlar liginde oynayacaksın büyük düşün! kimle? sercan yıldırımla mı yoksa hakan balta, gökhan zan ve rierayla mı? bence geleceklerin en az 2 tanesi yıldız olmalı. avrupada yankılanacak; kombine-forma satışlarında, avrupada oynayacağı maçlarının avrupada takip edilmesinde yardım edecek takıma bir hava getirecek büyük turnuva havası solumuş cinsten. Arçelik Servisi Konak önüne avrupa hedefi koymuşsa en az 3-4 tane ilk 11'de oynayacak kalibrede adam alması gereken takım olmasına rağmen transferlerde tutuk davranan takımdır.

Arçelik Servisi Karabağlar

2012-2013 sezonunda çok büyük ihtimalle 4-2-3-1 sistemiyle oynayacak futbol takımıdır. fm diliyle konuşup olayı daha net ortaya koymak gerek. 4-4-2 sadece anlık bir kurtuluş reçetesi olmuştur ve haddinden fazla galatasaray'a yaramıştır. bunun tek nedeni 2 tane kalbur üstü mc oyuncudur ki bunlarda selçuk melo ikilisidir. yapılan transferler şimdiden bir fikir vermeyebilir ama fatih terim'in kafasındaki şablonun 4'lü defans 2 mc 1 aml 1 amc ve 1 amr ile 1 st oluşturmaktadır. umut bulut transferini ancak ben buna yorabilirim. kiralık olarak geçen sezon gönderilen oyunculardan stancu, culio ve kazım'ın bu sistemde çok önemli yararları olacaktır ve mutlaka takımda kalmaları gerekmektedir. tek eksik sol striker gibi gözükmekte. galatasaray transfer bütçesini doğru kullanıp iki kanatta da striker oynayabilecek bir oyuncu almalı gerisi hikayedir. elimizde var olan forvetler çok çok büyük nimet değillerdir lakin kullanılabilir. 4-2-3-1 sisteminde yıldızını parlatacak oyuncular ise amc ki halk tabiriyle 10 numara emre çolak'tır. emre'yi eleştirenler vüdununun yetersiz olmasından dem vurdular bu güne kadar ama emre futbol hayatında hiç bu sene oynadığı yerde oynamadı ki. öncelikle bunları düşünmek gerek o tam bir 10 numaradır lakin üstüne katması gereken tabi ki çok şey vardır. Arçelik Servisi Karabağlar sercan yıldırım bu sistemde striker olarak çok iyi iş yapacaktır. bundan kimsenin şüphesi olmamalıdır. yerli alternatifler yaratmak ise galatasaray'ı bu sezon yarışacağı 3 kulvarda ayakta tutabilir. günümüz futbolunda artık isme göre değil sisteme uygun futbolcular transfer edilmelidir. bunları fatih terim'in gördüğü kanaatindeyim ve bu sebepten dolayı çok ahım şahım transferler beklememekteyim. başarı yakındır sakin olup güzel şeyleri düşünmek ve takımımıza daima destek vermeliyiz. bu kulüp emin ellerdedir.