23 Temmuz 2012 Pazartesi

Arçelik Servisi Bayraklı

beşiktaş için 3 büyükler içinde en başarısız diyenlerin liseli olduklarına şüphe yok çünkü ya yaşları yetmiyordur gerçekten liselilerdir, ya da azıcık araştırma ruhundan yoksun ve futbola ilgisizlerdir, zihnen liselilerdir. çünkü beşiktaş türkiye futbol tarihinde deli gibi efsanelere sahip, dönemlere damga vurmuş bir takımdır. galatasarayın 4 yıllık bir şampiyonluk uefa zaferi falan fişmekan döneminin dışında bir tane daha efsane dönemi yokken, beşiktaşlı olduğu iddiaları olan bir efsane futbolcularından* başka efsane oyuncuları yokken (kimse bana hagi demesin benim kastettiğim farklı birşey); fenerbahçenin daumla kurulup zicoyla devam eden, aragonesle son bulan 3-4 yıllık bir güzel futbol dışında akıllarda kalan efsane bir dönemi yokken, beşiktaş tarihi efsanelerle doludur. tabii 80ler ve 90ların başında fenerbahçenin beşiktaş maçlarına inşallah fark yemeyiz düşüncesiyle çıktığını, galatasarayın beşiktaşı yenmek için kıçını yırttığı dönemleri kimse bilmez burda. sokağa çıkıp 30 yaşından yaşlı insanlara sorarsanız o dönemleri size anlatırlar canlarım. evet daumun ilk geldiği dönemden sonra beşiktaş hiçbir zaman o dönemlere dönemedi 15 yıldır filan. ama beşiktaş tarihinde herkesin ezbere bildiği isimler, efsaneler ve dönemler olmuştur. baba hakkılar, voleci şerefler, gordon milne'in yönettiği metin ali feyyazlı rıza kaptanın* takımı, bunu kapsayan efsane başkan süleyman seba dönemi, yenilmez armada ünvanının geldiği üst üste 48 resmi 8 özel olmak üzere 56 maçtan mağlubiyet yüzü görmeden ayrılındığı dönem bunlardan bazılarıdır. Arçelik Servisi Bayraklı beşiktaşa neden kara kartallar denildiğini öğrenmek isteyen ufak bi araştırmayla bulabilir ama ben size wikipediadan bir alıntı yapayım: "son iki sezonun şampiyonu beşiktaş, 1940-1941 sezonuna gençleştirilmiş ve yenilenmiş kadrosuyla girer. haftalar ilerledikçe puan farkını açan beşiktaş, ligde liderliğini sürdürmektedir. bitime 5 hafta kala rakip süleymaniye’dir. 19 ocak 1941 pazar günü semih duransoylu’un hakemliğini yaptığı şeref stadı’ndaki maça beşiktaş şu kadro ile çıkar: faruk, yavuz, ibrahim, rıfat, halil, hüseyin, şakir, hakkı, şükrü, şeref, eşref. o sezonun genelinde olduğu gibi, beşiktaş yine başarılı bir oyun ortaya koyar. maçın ikinci yarısının ortalarıdır. beşiktaş takımı farklı önde olmasına rağmen rakip kaleye bitmek tükenmek bilmeyen hücumlar gerçekleştirmektedir. işte o sıralarda beşiktaş’ın akın yönü olan şeref stadı’nın atatürk panosu bulunan tarafındaki tribününden bir ses yükselir: “haydi kara kartallar. hücum edin kara kartallar”... şeref stadı’nı dolduran binlerce taraftar ve maçı takip eden gazeteciler, çınlayan sesle donup kalmıştır. son derece isabetli bir benzetmedir o anda yapılan. o sezon rakiplerini ezip geçen beşiktaşlı futbolcuları “kara kartal”dan, oynadıkları futbolu “kara kartal gibi hücum etmek”ten başka bir şekilde tarif etmek mümkün değildir. tribünlerden gelen sesin sahibi mehmet galin isimli bir balıkçıdır. voleci şeref lakabıyla maruf şeref görkey’in voleyle attığı 3 gol ve kaptan hakkı yeten’nın, şakir’in ve şükrü’nün birer golüyle sahadan 6-0 galip ayrılırlar. bu maçın ardından, beşiktaş’ın sembolü “kara kartallar” olmuştur..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder