23 Temmuz 2012 Pazartesi
Arçelik Servisi Balçova
oğul: hastaneye gitmek istemiyorum artık baba.. artık bir işe yaramayacağını bilecek yaştayım..
baba: olur mu oğlum? herşey iyi gidiyor diyor doktorlar.. böyle düşünme, hadi giyin..
oğul: bugün hastaneye gitmeyelim baba.. o ilaçlar saçlarımı döktü, istemiyorum..
baba: az kaldı, gidip hemen dönelim oğlum, üzme bizi..
oğul: tamam babam..
27 nisan 1986.. hayatının son 4 senesini cerrahpaşa hastanesinin kemotrapi-radyoloji onkoloji bölümü ile evinin arasından gidip gelen bir çocuktum o zamanlar.. fenerli babasının güçsüz sararmış suratlı fenerli minik oğluydum.. yolumuzun üstü olan inönü stadı.. kaderimizin de üstündeymiş o zamanlar.. bilmiyorduk..
oğul: yine maç var herhalde. fener'in maçı mı baba?
baba: hayır oğlum, bizim maçımız yok. beşiktaş'ın maçı var.
oğul: baba biz neden fenerliyiz?
baba: benim babam da fenerliydi.. dedem de fenerliydi.. onun babası da öyleymiş.. türkiye'nin en büyüğü fenerbahçe'dir, ve hepimiz fenerliyiz.
oğul: hastane dönüşü beşiktaş'ın maçına gidelim mi baba?
baba: neden oğlum? hem orası çok kalabalık olur, doktorlar mikroptan uzak durmamız gerektiğini söylüyor, biliyorsun..
oğul: baba hiç senden bir şey istedim mi şu ana kadar? hiçbir şeyi yapamadın diye ağladım mı? doktorların hep istediklerini yaptık. bir kez ben istiyorum diye beni hastane dönüşü bu maça götürür müsün?
baba: annene ve doktorlara söylemeyeceğiz ama..
oğul: tamam.. saçlarımın döküldüğü belli olmasın.. beşiktaş şapkası da alır mısın peki?
baba: alırım oğlum.. sen ne istersen alırım.. (babamın yanaklarından birkaç damla yaş akar)
Arçelik Servisi Balçova
oğul: neden ağlıyorsun baba? beşiktaşlı olmayacağım, sadece onların maçına gitmek istiyorum..
baba: eğer sen mutlu olacaksan, beşiktaşlı da oluruz oğlum..
biz o gün hastane dönüşü kaderimizi yol üstünde bulduk.. ben o gün simsiyah bir hayattan bembeyaz bir hayata babamın omzunda "merhaba" dedim.. çoğu doktor benim nasıl, hangi şartlarda iyileştiğimi araştırdı.. ve bir çoğu "bu sadece mucize" dediler.. o günden beri babam iyileşmemi beşiktaş'a bağlar.. bense babamın "sen istersen beşiktaşlı da oluruz oğlum" derken gözlerinde biriktirdiği gözyaşlarına bağlarım.. senelerdir hiç kaçırmadığım beşiktaş maçlarında tedavi olduğumu ve o küçük çocuğun babasının omzundaki saçsız ama mutlu halini hissederim.. seneler sonra 'beşiktaşlı' yaşlı babamı bu akşam maça götürdüm.. yenemedik ama çıkışta "iyi ki beşiktaşlıyız" dedik evimize dönerken.. bu küçük hikayeyi okuyan tüm futbolcu kardeşlerimiz terlerini sahada dökerken "belki de şu an küçük bir çocuğun mucizesini yaratıyoruz" diye düşünsünler.. saygılar..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder