16 Nisan 2012 Pazartesi
Çeşme Arçelik Servisi
sunuculuk yaptığım bir korolar konserinde, sıradaki koroyu sunduktan sonra kürsüdeki mikrofonu açık unuttum. mikrofon da baslara yakındı. tüm akustik, tüm tını, her şey berbat oldu. dinleyicileri koroyu beğenmedi. insanlar suratlarını buruşturdu. hepsi benim yüzümdendi, benim.
en kötüsü ise, orada her nasılsa bulunan bir ses mühendisinin konser esnasında beni çevirip "mikrofonu açık unuttuğun için her şey berbat oldu, hoparlörden ses geç geliyor çünkü neden mikrofon açık" demesiydi. tabii ki konser ortasında kürsüye çıkıp kapatamadım mikrofonu. o koro öyle söyledi. tüm konser boyunca.
hala hatırlar hatırlar utanırım.
Çeşme Arçelik Servisi
4. sınıfta yanımda oturan tuğçe isimli kızı hor görüyordum bazen, yeni aldığım pastel boyaya bakmak istemişti ve elinden çekmiştim.şimdi ne zaman onu facebook' ta görsem aklıma geliyor, ve kendimden utanıyorum.
bi kaç bira içtim. yine derin ve yavaş nefesler almaya başladım. yine youtube' u açtım. "ara" kısmına yazacak bişey yine kalmadı. yine moralim bozuk. napiim.
2002'den beri sözlükte yazıyorum. nick altımda sadece 3 entry var. ikisi benim, diğer hayatta tanıdığım birinin. nasıl bir homo disconnectus'um ben? benden başka yazan herkesi sanal olarak mı görüyorum? allahım, sen bana yardım et.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder